'Acaba bizim bilim kuruluna da profesör diye...'
Korona virüs önlemleri kapsamında kafe ve restoranlarda canlı ve kasetten müzik çalmasının yasaklanmasının ardından alınan karara birçok tepki geldi...Yılmaz Özdil'den o karara tepki:
'Herhalde yanlışlıkla AKP'ye...'
Korona virüs önlemleri kapsamında kafe ve
restoranlarda canlı ve kasetten müzik çalmasının yasaklanmasının
ardından alınan karara birçok tepki geldi...
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, korona virüs önlemleri kapsamında alınan müzik çalma yasağına ilişkin "E, şimdi bizim içişleri bakanlığı, koronavirüse karşı müziği yasaklayınca, şüphelenmedim dersem yalan olur" ifadelerini kullandı.
Yılmaz Özdil'in Sözcü'de yer alan yazısının bir bölümü şöyle:
"Hiç unutmam, 2006 yılıydı.
Dünyanın en prestijli televizyon kanalı BBC'de “müzik”le alakalı açık
oturum yapılacaktı.
Otorite canlı yayına çıkacak, merak
edilenleri yanıtlayacaktı.
Beklenen an geldi, program başladı.
Sunucu sordu, otorite anlattı.
Sunucu sordu, otorite anlattı.
Müthiş sohbet oldu.
Çünkü, otorite enteresan bir adamdı, hiç öyle yayıncılık kuralları falan
dikkate almıyor, ağzına geleni söylüyor, dan dun konuşuyordu.
★
30 saniye geçti geçmedi…
Kepazelik ortaya çıktı.
★
Meğer, müzik otoritesi diye canlı yayına çıkarılan adam, otorite falan
değildi.
Aslında bilgisayar teknisyeniydi.
İşsizdi.
Geçimini sağlamak için taksi şoförlüğü yapıyordu.
BBC'ye bir müşteri getirmiş, gelmişken iş başvurusunda bulunmuş, form
doldurmuştu.
Tam binadan çıkarken, resepsiyonun önündeyken, sözkonusu
canlı yayın programının asistanlarından gelmiş, “Guy Kewney siz
misiniz?” diye sormuştu.
Bizimkinin ismi Guy Goma'ydı.
Soyadı farklıydı.
Ama, biraz önce yaptığı iş başvurusu nedeniyle mülakata çağırdıklarını
zannetti, heyecandan soyadını duymadı bile, “Guy” ismini duyunca “evet
benim” dedi.
Bizimkinin ismi Guy Goma'ydı.
Soyadı farklıydı.
Ama, biraz önce yaptığı iş başvurusu nedeniyle mülakata çağırdıklarını
zannetti, heyecandan soyadını duymadı bile, “Guy” ismini duyunca “evet
benim” dedi.
Gerçek konuk Guy Kewney hakikaten müzik otoritesiydi, internet
teknolojisinin müzik piyasasına etkilerini konuşmak üzere davet
edilmişti, 10 dakika kadar önce binaya gelmiş, bir başka asistan
tarafından karşılanmış, ekrana çıkmadan önce makyajı yapılıyordu.
Gerçek otoritenin yüzü gözü pudralanırken, otorite zannedilen taksi
şoförü apar topar stüdyoya sokulmuş, sunucunun yanına oturtulmuştu.
İşin ekstra matrak tarafı, gerçek otorite 60 yaşındaydı, sarışındı,
otorite zannedilen taksi şoförü 30 yaşındaydı, Kongo'luydu, siyahtı.
Stüdyoya girer girmez kameraları, spotları, dekorları filan görünce, bir
yanlışlık yapıldığını anlamıştı ama, sunucu şak diye programı
başlatınca, hiç bozuntuya vermemişti, kafasına göre cevaplamıştı.
Sunucu Karen Bowerman, Oxford mezunuydu, İngiltere'nin en ünlü
televizyoncularından biriydi, ödül koleksiyonu vardı ama, aslında işte
bu kadar köfte bir haberciydi, kimi konuk aldığının bile farkında
değildi.
★
BBC resmi açıklama yaptı, bu vahim hata nedeniyle izleyicilerden özür
diledi.
★
Gel gör ki, neredeyse izlenme rekoru kırılmıştı, santrala telefon
yağıyordu.
Kimisi langır lungur konuşan sahte otoriteye küfrediyor, kimisi de
“muhteşem konuştu, tekrar yanına çıkarın” diyordu.
Hadise öylesine dallanıp budaklandı ki, İngiliz gazeteleri manşet yaptı,
öbür televizyonlar tekrar tekrar yayınladı.
Taksici BBC'de işe giremedi ama, şöhret oldu, televizyon
programlarından, gazete röportajlarından ciddi para kazandı.
★
E, şimdi bizim içişleri bakanlığı, koronavirüse karşı müziği
yasaklayınca, şüphelenmedim dersem yalan olur.
Acaba bizim bilim kuruluna da profesör diye yanlışlıkla Akp'ye iş
başvurusu için gelenleri mi oturttular?"