“16 milyon kişi açlık, 50 milyon kişi yoksullukla mücadele ediyor”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Öztürk son dönemde üst üste gelen zamları ve yaşanan süreci masaya yatırdı. Özkan, “Ülkemizde 16 milyon kişi açlık, 50 milyon kişi yoksullukla mücadele ediyor. 84 milyonluk ülkemizde sadece 18 milyon kişi açlık veya yoksulluk sorunu yaşamadan rahat bir hayat sürebiliyor ve bu rakam her geçen gün daha da azalıyor.” dedi...
"66 milyon aç ve yoksulumuz var "
Kent Yaşam’dan Fidan Uğur’un sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Öztürk, “İstanbul halkının son yapılan zamlardan nasıl etkilenmiştir? Türkiye daha önce buna benzer bir süreç yaşadı mı ve tüm bu yaşananların nedeni nedir?” sorusuna şu şekilde cevap verdi:
“Türkiye
nüfusunun yaklaşık yüzde 19’unun ikamet ettiği bir megakent İstanbul.
16 milyonluk bir megakent olmasının yanı sıra Türkiye ekonomisinin kalbi
de burada atıyor. Türkiye'nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın yaklaşık
3'te 1'ine sahip bir metropoldür İstanbul. TÜİK, enflasyon oranını
açıklamadan önce İstanbul Ticaret Odası (İTO) İstanbul’a özel enflasyon
verisini açıklıyor biliyorsunuz. Bu TÜİK’in açıklayacağı enflasyon oranı
için de öncü bir gösterge oluyor. Çok yakın sonuçlar oluyor genelde.
İTO verilerine göre İstanbul'un enflasyonu bu yılın Ocak ayında yüzde
50’yi aştı. Bu 2002 yılından bu yana görülen en yüksek seviye, yani
İstanbul’un enflasyonu 19 yılın zirvesinde. Bu tabi rakamlara yansıyan
durum, bir de İstanbul halkının hissettiği enflasyon var, maalesef bunun
2-3 katını hissediyor İstanbullu. Çarşıya pazara çıkmanız bir de gelen
faturalara bakmanız yetiyor bunu hissetmek için...
“AY SONUNU GETİREBİLMEK İÇİN ÇOCUĞUNUN KUMBARASINI AÇANLAR VAR”
Cumhurbaşkanlığı
verilerine göre sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı bir yılda
yüzde 102 oranında artmış. Bakın, bunlar Cumhurbaşkanlığının rakamları,
gerisini düşünün. Ülkemizde 16 milyon kişi açlık, 50 milyon kişi
yoksullukla mücadele ediyor. Yani, 66 milyon aç ve yoksulumuz var.
Tablonun vahametine bakar mısınız? 84 milyonluk ülkemizde sadece 18
milyon kişi açlık veya yoksulluk sorunu yaşamadan rahat bir hayat
sürebiliyor ve bu rakam her geçen gün daha da azalıyor. Nüfusa
oranladığımızda, en fazla aç ve yoksulun İstanbul’umuzda olduğunu da
biliyoruz. İnsanlar daha ucuz olsun diye bayat ekmek götürüyor evine.
Yağmurda, soğukta, karda-kışta daha ucuz ekmek alabilmek için saatlerce
ekmek kuyruklarında bekliyor, pazardan taneyle meyve sebze alıyor. Ay
sonunu getirebilmek için çocuğunun kumbarasını açmak, oyuncağını satmak
zorunda kalanlar, geçim sıkıntısı yüzünden canına kıyanlar var bu
ülkede.
“CUMHURİYET TARİHİNİN EKONOMİK AÇIDAN EN KÖTÜ DÖNEMİNİ YAŞANIYOR”
Benzer manzaralara, İstanbul’da da hemen her gün tanık oluyor, yürek parçalayan haberleri duyuyoruz. Ekonomik kriz, halkın alım gücünü de vurdu. İnsanlar hayat pahalılığı karşısında çaresiz. 1975-80 dönemi hariç yani 1970’lerin sonunda giderek derinleşen ve ödemeler dengesi krizi şeklinde patlak veren ekonomik ve sosyal kriz hariç, Türkiye Ekonomisi bugün, Cumhuriyet tarihinin ekonomik açıdan en kötü dönemini yaşıyor.
“ÜLKENİN DÖRT BİR YANINA DERİN YOKSULLUK AĞLARI ÖRMEYİ BAŞARAN BİR İKTİDAR”
Oysa
Türkiye, kaynaklar açısından oldukça zengin ve bereketli bir ülke.
Demek ki kaynakları yönetmeye çalışanlarda bir sıkıntı var. Verimli
tarım arazilerini rant için gözden çıkaranlar, çiftçisini artan maliyet
girdilerinin altında ezip, traktörüne tarlasına ipotek koyanlar, ihracat
ülkesi olacağız deyip ülkeyi ithal cennetine çevirenler yüzünden
yaşadığımız tüm sıkıntılar. Beceriksiz, liyakatsiz ellere teslim
edilmiş, aklı ve bilimi dışlayan, inatla ülke yönetmeye kalkan,
hatasından ders almayan, işin uzmanlarını dinlemeyen, bahaneleri
bitmeyen, hatalarının faturasını da sürekli millete kesen bir iktidar
yüzünden bu yaşadıklarımız. 1970’de denenmiş ama başarısız olmuş bir
modeli, inatla ve oy kaygısıyla uygulamaya çalışıp eline yüzüne
bulaştıran, ülkenin dört bir yanına derin yoksulluk ağları örmeyi
başaran bir iktidar yüzünden bugün tüm bu sıkıntılarımız. Ve olan da
devletin itibarına, toplumun da huzuruna oluyor ne yazık ki..." dedi.
2 LİRAYA SATILAN HALK EKMEK’İN MALİYETİ 2.15”
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve kuruluşları yapılan bu zamlardan nasıl etkileniyor?”
sorusu üzerine Özkan “Motorine zam, benzine zam, otoyollara, köprülere
zam, elektriğe, doğalgaza, iğneden ipliğe her şeye zam ama ‘İBB bundan
etkilenmesin hiçbir şeye zam yapmasın!’ bu mümkün mü? İBB de iştirakleri
de olumsuz etkileniyor ama zaten zamlarla, ağır faturalarla beli
bükülmüş İstanbullara bunu yansıtmamak için zorlu bir mücadele veriyor.
Mazota zam gelirken İETT nasıl zam yapmasın, elektriğe zam gelirken
İSKİ, buğdaya, una zam gelirken Halk Ekmek nasıl zam yapmasın. Bu mümkün
değil. Halk Ekmek’e zam yapıldı biliyorsunuz. 75 kuruş artırıldı ve 2
TL’ye çıkarıldı. Maliyeti 2.15 TL olduğu halde. İstanbul Halk Ekmek
(İHE) Yönetim Kurulu Başkanvekili Sayın Özgen Nama, İHE’ye gelen
neredeyse milyona yaklaşmış fahiş elektrik faturasını paylaştı ve “Artık
dayanamıyoruz” dedi. Bu rakam Eylül ayı faturasının tam 4 katı. Sadece
elektrik de değil üstelik mazotun litresi 15,5’u aştı, daha dün 125 lira
olan unun çuvalı bugün 300 lira oldu.
“İKTİDAR TÜM BUNLARIN SORUMLUSU DEĞİLMİŞ GİBİ İBB ÜZERİNDEN ALGI YAPIYOR”
Dayanılabilecek
bir durum değil ki, AK Parti’nin kötü ekonomi yönetimleriyle kontrolden
çıkmış bir enflasyon var ve maalesef buna dayanmak, buna karşı durmak
çok zor. Keyfen ülke yöneten mevcut iktidar da tüm bunların sorumlusu
değilmiş gibi bir de İBB üzerinden “Bakın zam yaptılar, verdikleri
sözleri tutmadılar” algısı yapmaya kalkıyor. İşleri güçleri kara
propaganda zaten. Sanki kendileri ülke yönetimini devraldıkları
enflasyonu yerinde tutmuşlar da sanki İBB bu zamları keyfen yapıyormuş
gibi…”