'Demokratik bir seçim için gerekli temel ilkeler yerine getirilmemektedir...'
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin seçim gözlem heyeti, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin tespitlerini açıkladı...
AKPM ve AGİT Gözlem Heyetinden seçim değerlendirmesi: 'Türk demokrasisi hâlâ canlı ancak demokratik bir seçim için gerekli temel ilkeler yerine getirilmiyor
AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe, “Türk
demokrasisi hâlâ canlı. Seçimlere katılımın yüksek olması da bunu
gösteriyor. Ancak demokratik bir seçim için gerekli temel ilkeler
yerine getirilmemektedir. Bazı siyasi ve toplumsal aktörler Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen hapisteler. Medya özgürlüğü
ciddi şekilde kısıtlanmış durumda ve bir otosansür iklimi hâkim” dedi...
AGİT Parlamenter Asamblesi Heyet Başkanı Farah Karimi ise, “Depremden
etkilenen bölgelerde seçime katılımın görece düşük olması endişe
vericidir, seçimin ikinci tura kalması durumunda bu, birçok insanın oy
kullanamayacağını göstermektedir. Herkesin oy verme hakkını
kullanabilmesini sağlayacak somut önlemler alınmalı” dedi.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) gözlemcilerinden oluşan uluslararası
seçim gözlem heyeti, dün yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem
Milletvekili Genel Seçimi’nin ardından bugün basın toplantısı düzenledi.
Ankara Sheraton Otel’de yapılan toplantıya AGİT Kısa Dönem Gözlem
Heyeti Lideri Michael Georg Link, AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe, AGİT
Parlamenter Asamblesi Heyet Başkanı Farah Karimi ve AGİT Seçim Gözlem
Heyeti Başkanı Büyükelçi Jan Petersen katıldı.
AGİT’in hazırladığı ön bulguların yer aldığı raporun ve heyetlerin
gözlemlerinin aktarıldığı toplantıda, sözlerine 6 Şubat depremlerinde
yaşamını yitirenler için başsağlığı dileğini belirterek başlayan AGİT
Özel Koordinatörü ve Kısa Dönem Gözlem Heyeti’nden Link, depremlerden
dolayı sürecin zor olduğunu söyledi. Link şöyle devam etti:
LINK: SEÇMENLER GERÇEK SİYASİ ALTERNATİFLER ARASINDA BİR SEÇİM YAPTI.
ANCAK İKTİDAR HAKSIZ BİR AVANTAJ ELDE ETTİ
“Biz gözlemciler, hepimiz aslında bu seçimlere katılımın bu kadar yüksek
olmasından etkilenmiş durumdayız. Seçmenler gerçek siyasi alternatifler
arasında bir seçim yaptı ve katılım yüksekti, ancak iktidar ve iktidar
partileri, yanlı medya yayınları da dahil olmak üzere haksız bir avantaj
elde etti. Toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlükleri üzerindeki
kısıtlamaların devam etmesi bazı muhalif siyasetçi ve partilerin
katılımını engellemiştir. Bununla birlikte, kampanyanın rekabetçi ve
çoğu aday için büyük ölçüde özgür olduğunu, ancak yoğun kutuplaşma ile
karakterize edildiğini ve sert söylemler, idari kaynakların kötüye
kullanılması gibi örnekler ve özellikle muhalefet partisinin
karşılaştığı baskı ve sindirme ile gölgelendiğini tespit ettik.
“DEPREMDEN ETKİLENEN VATANDAŞLAR İÇİN PLANLANAN ÖNLEMLER SINIRLI
KALMIŞTIR”
Seçim idaresi teknik olarak seçimleri verimli bir şekilde yönetmiştir.
Ancak şeffaflık ve iletişim eksikliğinin yanı sıra bağımsızlığı
konusunda da endişeler vardı. Depremden etkilenen vatandaşların kayıt ve
oy verme işlemlerini kolaylaştırmak için planlanan önlemler sınırlı
kalmış, bu da seçmenlerin oy verme haklarını kullanmalarına ek bir yük
getirmiştir. Seçim günü genel olarak iyi organize edilmiş ve tüm
gözlemciler tarafından olumlu değerlendirilmiştir. Ancak, özellikle oy
verme ve sayım sırasında bazı prosedürlerin eksik uygulandığı durumlar
kaydedilmiştir.
Uygulamada, toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün mevzuatla
kısıtlandığı ve yargının bağımsızlığının endişe kaynağı olmaya devam
ettiğini söylemem önemlidir. Meclis için seçim barajının düşürülmesine
yönelik uzun süredir devam eden tavsiyenin ele alınmış olmasını olumlu
bulmakla birlikte, diğer birçok önemli tavsiyenin ele alınmamış olduğunu
belirtmek isteriz.
Seçim rekabetçi olmakla birlikte kısıtlamalar hakimdi. Çünkü bazı
muhalif siyasetçilerin tutuklanması da dahil olmak üzere bazı siyasi
güçlerin kriminalize edilmesi tam bir siyasi çoğulculuğu engelledi. Bu
nedenle sürece siyasi müdahalenin Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine
uygun olmadığını belirttik.”
SCHWABE: TÜRK DEMOKRASİSİ HÂLÂ CANLI
Link’in ardından söz alan AKPM Heyet Başkanı Schwabe, 39 kısa dönem
gözlemci ile seçimi takip ettiklerini belirtti. Cumhurbaşkanlığı
seçiminin ikinci turunda da çalışmalarına devam edeceklerini belirten
Schwabe, görevleri kapsamında siyasi partiler, sivil toplum temsilcileri
ve medya temsilcileriyle görüştüklerini söyledi. Yüksek Seçim Kurulu
(YSK) ile de görüştüklerini ancak istedikleri düzeyde iletişim
kuramadıklarını kaydeden Schwabe, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu seçimdeki yüksek katılım oranından çok etkilendik. Türk demokrasisi
hâlâ canlı. Türk demokrasisinin inanılmaz derecede dirençli olduğunu
söyleyebilirim. Seçimlere katılımın yüksek olması da bunu gösteriyor.
Ancak demokratik bir seçim için gerekeli temel ilkeler yerine
getirilmemektedir. Siyasi ve toplumsal aktörler Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen hapisteler. Medya özgürlüğü ciddi
şekilde kısıtlanmış durumda ve bir otosansür iklimi hakim. Dolayısıyla
Türkiye adil seçim kampanyası koşullarından çok uzakta. Bunun altını
çizmek istiyorum çünkü bazı insanlar bunun seçimlerle ve seçim
kampanyasıyla ne ilgisi olduğunu söylüyor. Elimizde AİHM kararları var
ve ben burada gerçekten de ülkedeki yetkililere çağrıda bulunuyorum;
cezaevinde bulunan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çok açık bir
kararı olan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi isimlerin serbest
bırakılmasını isteyeceğiz. Çünkü bunun demokratik anayasa ve ülkedeki
durumla bir ilgisi var ve Türk hükümetine Venedik Komisyonu, GRECO ve
Avrupa Konseyi'nin tavsiyelerini hatırlatmak gerekiyor.
Medya özgürlüğü konusunu daha önce de konuşmuştuk. Seçim kampanyası
dönemlerinde televizyonu açar, dilini anlamasam bile bir izlenim
edinirdim. TRT Haber'i açtığımda, mevcut cumhurbaşkanının televizyonda
çok fazla görüldüğüne dair gerçekten bir izlenim edindim. RTÜK ile
birlikte seçim öncesi birçok görüşme yaptık. Bu durum ülkede bir tür
otosansür durumunu da beraberinde getiriyor.”
KARIMI: TÜRK HALKINA ALTERNATİFLER SUNULMUŞ OLSA DA SEÇİM, GÖREVDEKİ
CUMHURBAŞKANI VE İKTİDAR PARTİLERİNİN HAKSIZ AVANTAJLAR ELDE ETTİĞİ BİR
SEÇİM OLDU
Türkiye’nin dört bir yanında gözlemcilerinin çok sıcak bir şekilde
karşılandığını ve kendisinin de Ankara’nın Çankaya ve Elmadağ
ilçelerinde süreci gözlemleme fırsatına eriştiğini kaydeden AGİT
Parlamenter Asamblesi’nden Karimi şöyle konuştu:
“Türk hükümeti ne yazık ki, İsveç ve Danimarka’dan katılması beklenen
iki parlamenterimizin akreditasyonlarını yapmadılar. Bir ülkenin seçim
merkezlerine erişimi kontrol etme hakkına saygı duyuyoruz. Meclisimizin
seçimleri gözlemlemek üzere davet edilmesinin gözlem heyetlerinin
yapısını etkilememesi önemlidir.
Her ne kadar Türk halkına alternatifler sunulmuş olsa da seçim,
görevdeki cumhurbaşkanı ve iktidar partilerinin haksız avantajlar elde
ettiği bir seçim olmuştur. Henüz nihai sonuçları bilmiyoruz, ancak
ikinci bir cumhurbaşkanlığı turu olması durumunda, gözlemlerimizde eşit
bir oyun alanı sağlamaya çok dikkat edeceğiz. Misyonumuz boyunca
sandıkların açılmasından oy verme ve sayım işlemlerine kadar seçim günü
sürecinin her aşamasını yakından takip edeceğiz. Ziyaret ettiğimiz seçim
merkezlerinde, Türk halkının güçlü demokratik ruhunu gösteren kayda
değer bir seçmen katılımı vardı.
Kadınların siyasette az temsil edilmesi ele alınması gereken önemli bir
meseledir. Bir sonraki hükümeti ve meclisi, kadınların siyasi hayata
eşit katılımını sağlamak üzere somut adımlar atmaya davet ediyoruz.
Buna, seçim listelerindeki kadın ve erkek adayların eşitliğini garanti
eden yasaların çıkarılması da dahil edilebilir.
“DEPREMDEN ETKİLENEN BÖLGELERDE SEÇİME KATILIMIN GÖRECE DÜŞÜK OLMASI
ENDİŞE VERİCİ”
Depremden etkilenen bölgelerde seçime katılımın görece düşük olması
endişe vericidir, seçimin ikinci tura kalması durumunda bu, birçok
insanın oy kullanamayacağını göstermektedir. Herkesin oy verme hakkını
kullanabilmesini sağlayacak somut önlemler alınmalı.”
PETERSEN: TEMEL ÖZGÜRLÜKLERE SAYGI DUYULMASI HUSUSUNDAKİ ENDİŞELER SEÇİM
DÖNEMİNDE GİDERİLMEMİŞTİR
Mart ayının sonundan itibaren faaliyetlerini yürüttüklerini söyleyen
AGİT Seçim Gözlem Heyeti Başkanı Büyükelçi Petersen ise şu
değerlendirmelerde bulundu:
“Seçmenler gerçek siyasi alternatifler arasında bir seçim yapma imkânına
sahip olmuştur. Kampanya dönemi çoğunlukla barışçıl geçmiş ve adayların
çoğu özgürce kampanya yürütmüştür. YSK yönetimindeki seçim idaresi de
etkin bir şekilde çalışmıştır. Yalnızca birkaç ay önce ülkeyi vuran
yıkıcı depremlerin sebep olduğu zorluklar dikkate alındığında bu hiç de
azımsanacak bir başarı değildi.
Biraz önce seçim idaresinden bahsetmiştim; idarenin etkinliği bir yana,
çalışmaların şeffaflığının eksikliği, yetersiz iletişim ve
bağımsızlığına ilişkin endişeler öne çıkmaktadır.
Muhalif siyasetçiler ve partiler üzerindeki baskılar endişe duyulan bir
diğer konuydu ve bu baskılar seçimlere katılımlarının önünde ciddi bir
engel teşkil ediyordu. Yeşil Sol Parti bu süreçte baskıya maruz
kalmıştır.
Demokrasinin temel unsurları olan toplanma, örgütlenme ve ifade
özgürlüklerine saygı duyulması hususunda uzun süredir devam eden
endişeler seçim döneminde giderilmemiştir. Anayasa yargının
bağımsızlığını güvence altına almakla birlikte, toplumun geniş bir
kesiminden konuştuğumuz pek çok kişi, bu konudaki endişelerini dile
getirmeye devam ediyor.
“KAMU YAYINCILIĞININ ANAYASADAN KAYNAKLANAN TARAFSIZ KALMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ
YERİNE GETİRMEDİĞİNİ GÖZLEMLEDİK”
Anayasa tarafından güvence altına alınmasına rağmen medya ve ifade
özgürlüğüne yönelik sınırlamalar söz konusu. Dezenformasyonun suç
sayılması, internet sitelerine erişimin sık sık engellenmesi, çevrimiçi
içeriklerin kaldırılması ile gazetecilere yönelik tutuklamalar ifade
özgürlüğünü daha da zayıflatmıştır. Ne yazık ki, kamu yayıncılığının
kampanya esnasında bariz bir biçimde iktidar partilerini ve adaylarını
öne çıkardığını ve anayasadan kaynaklanan tarafsız kalma yükümlülüğünü
yerine getirmediğini de gözlemledik. Gözlemlerimiz kapsamında
gözlemlediğimiz ulusal televizyon kanallarındaki yayınlarda da iktidar
partilerine karşı açıkça taraf tutulmuştu.
Genel itibarıyla oy verme günü barışçıl geçti. Süreç genel olarak iyi
organize edilmiş olsa da gözlemciler sandıkların mühürlenmesi ve seçmen
kimliğinin doğrulanması gibi tedbirlerin her zaman uygulanmadığını
bildirmişlerdir. Buna ilaveten, bazı oy verme merkezlerinde oyların
gizliliği tam olarak sağlanamamıştır. Ailelerin birlikte oy kullanması
ve gruplar hâlinde oy kullanılması durumuna sıkça rastlanmıştır. Ne
yazık ki, oy verme merkezlerinin yarısından fazlası engelliler için tam
olarak erişilebilir değildi.”