'Sonuçta teoride 81 il, 1271 ilçede konuşacağız...'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’da milletvekilleri ile yaptığı kampın ilk gününde, basın mensupları ile bir araya geldi, onların sorularını yanıtladı...
Özgür Özel: Meral Hanım bana
‘Ne teklif ediyorsunuz’ diye sordu
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’daki
CHP kampında basın mensupları ile yaptığı toplantıda, İYİ Parti ile
işbirliği görüşmesine ilişkin “Meral Hanım bana ‘Ne teklif ediyorsunuz’
diye sordu, ben de ‘Kararınızı alırsanız, masa kuralım ve başına
geçelim. İstanbul, Ankara’dan başlayarak, 11 büyükşehirden başlayarak,
Türkiye’yi konuşalım’. Bunun dışında, böyle çok alçak bir şey vermem
lazım ya da çok indirgenmiş bir şey söylemem lazım. İkisi de
işbirliğinin önünü tıkayabilir. İYİ Parti’nin şöyle bir şeyi olabilir,
‘Şu, şu, şu gibi noktalarda ne diyorsunuz? Biz bunlara olumlu cevap
verirseniz müzakere yaparız’ dese onu müzakere ederiz. Ama ne teklif
ediyorsunuz dediklerinde, biz onlara çalışma masası teklif ettik. Çünkü
her şey çok kolay değil. Sadece bir ilin seçiminden bahsediyorsak, bir
teklif götürürüz. Sırf İstanbul ile ilgili bir teklif götürsem, iş
çözülecek mi? Şu olsun, bu olmasın. Sonuçta teoride 81 il, 1271 ilçede
konuşacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’da milletvekilleri ile yaptığı
kampın ilk gününde, basın mensupları ile bir araya geldi, onların
sorularını yanıtladı. Özel’in yanıtları şöyle:
MİLLETVEKİLİ KAMPINDA KONUŞULANLAR:
47 adet A5 sayfası not tutmuşum. 35
kişi konuştu. Öneriler vardı. Birazcık oryantasyon eğitimi gibi de oldu.
(Gündeme gelen konulara ilişkin) Her konu, gündemimiz güneşin altındaki
her şey. Her şeyi konuştuk. İttifak, geçmiş seçimlerin analizi, gelecek
seçimler. Hemen her konuda, aklınıza gelebilecek her konuda bir şeyler
söyledi arkadaşlar. İçlerini döktüler, önerilerini söylediler. Kararlar
aldık. Bundan sonra her hafta bir kapalı grup toplantısı yapıp, geçmişte
aslında yapılıyordu ama kesintiye uğramıştı, dış politika sunumu,
ekonomi sunumu, savunma sanayi, içişleri sunumu gibi hem gölge kabinenin
sunum yapacağı, arkadaşına soru soracağı kapalı grup toplantılarının
düzenli yapılmasına karar verdik. Gölge kabine üyelerinin ilgili
milletvekilleri ve ilgili grup danışmanları ile bir araya geleceği
masalar kurduk. Whatsapp gruplarını da oluşturuyor arkadaşlar. Örneğin
çevreden sorumlu gölge bakanımız çevre komisyonu üyeleriyle ve çevreden
uzman danışmanımı, dışarıdan gönüllü hocalarımız ile hem dijital olarak
bir Whatsapp grubunda olacaklar sürekli etkileşimde, hem de örneğin bir
kanun teklifi geldiğinde ya da düzenli aralıklarla oturup birlikte
çalışacaklar. Gölge kabine ile Meclis Grubu’nun oryantasyonu ve
eşgüdümüne ilişkin kararlar da aldık.
‘BENİ ARAYIP SORUN’ DEDİM Kİ LAF ÜREMESİN DİYE:
Mesela yeniden deprem
komisyonu kurulmasını önerdi arkadaşlar. Deprem bölgesi ziyaretlerinin
daha sistematik olması için yeniden mesleksel dağılımlarla, eskiden
vardı, şimdi bazıları yok ya arkadaşların. Deprem komisyonu kurulmasını
önerdiler. Bunu doğru bulduk. Gölge kabinenin düzenli sunuş yapmasını,
kapalı grup yapmayı önerdiler. Onu kabul ettik. Bazı konularda, bazı
arkadaşların tavırlarının doğrudan bana mal edilebileceği meselesini,
böyle bir konu olduğunda doğrudan ikili temas kurma, kongreden bugüne
kadar hiçbir milletvekilini kırmadım, üzmediğimi ben de biliyorum. Bazı
arkadaşlar dedi ki ‘Siz değil ama size yakın isimler şöyle yapıyor
olabilir mi?’. Orada bir yanlış anlaşılma olabilir filan. Benim üzdüğüm,
kırdığım, sözümü tutmadığım var mı diye sordum. Kimse çıkmadı. Ama bazı
laf dolaşıyorsa diye, beni arayıp sorun dedim ki laf üremesin diye.
DANIŞMANLAR SENDİKALI OLACAK:
MYK ve gölge bakanlar düzenli bilgi
notları oluştursun, danışmanlar sendikalı olsun. Sendikal örgütlenmenin
önündeki engelleri kaldıralım. Kabul ettik. Yani CHP’li milletvekili
danışmanlarının önünde en ufak bir tereddüt yaratacak bir düşünce filan
yaratmayacaklar, sendikalı olması gereken herkes sendikalı olacak.
Meclis’teki kanun görüşmelerinde soru, cevap enstrümanını eskiden şey
diye terk etmiştik, soru ve cevap ile zaman kaybetmeyelim, 10 kişiye
yerinden söz verilsin. Bekir Bozdağ söz vermiyormuş. Bolca İçtüzük 60’ı
kullandırmıyormuş. Soru ve cevaba artık girilsin. Çok tali ama önemli
bir şey tabii. Siyasetin finansmanı konusunda geçmişte yaptığımız bir
çalışma vardı, onu güncelleyerek yeniden ortaya koyalım. Özellikle yerel
yönetimler sürecinde. Etkin üyelikle ilgili çalışmaların hızla
yapılması. Parti akademisi konusunda gruptaki bilim ve kültür
platformunda olmasa da akademisyenlere de parti akademisinde görev
verilmesi. Parti akademisi kuruyoruz. Parti okulu onun bir bileşimi ama
çok üretimin olduğu, çok bilim insanlarının olduğu. Kurumsal hafıza için
dijitalleşmeyle ilgili öneri vardı, bir milletvekili katkı sağlayacak.
Geçmişte yapıldı, grup başkanvekilleri bir dönem seçildi ama ikinci
dönem genel başkan devam ettiriyor. Ben bu yetkiyi kullanmayacağımı,
hatta bunu müsait bir zamanda tekrar değiştirebileceğimi söyledim. Yani
seçiliyor, 2 yıl sonra yine seçim olmasını. Bu yetkiyi kullanmayacağımı
söyledim. Ben önümden kaçırılan her sandıktan mağdur olduğumu söyledim,
kimsenin önünden sandığı kaçırmayacağım dedim.
YEREL SEÇİMDE ADAYLARIN BELİRLENME SÜRECİ:
(31 Mart seçimlerine ilişkin
soruya) Geçmişte şöyle bir yanlış anlaşılma oldu. Biz yerel yönetimlerle
ilgili bir danışma kurulu oluşturduk. Bu kurulun amacı şu, geçmişte
yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı yapan isimleri
görevlendirmiştik. Ama bu sanki aday tespit komisyonu gibi kamuoyu
düşünüyor bunu. (‘Murat Karayalçın’ın da adı var mı’ sorusuna) Var, onun
da adı var. Murat Karayalçın’ın da adı var. Veli Ağbaba’nın da var,
Gökhan Günaydın’ın da, Bihlun Tamaylıgil de, Seyit Torun’un da var.
Örneğin bizdeki bir belediye başkanı değişecek, onun zamanlaması ne
olmalı? Örneğin dışarıdan bir belediye başkanı transfer ediyor ve
adaylaştıracaksınız, bunun zamanlaması ne olacak? Bazen doğru işler
yapmışız, bazen yanlış işler yapmışız. Daha makro konulardı, yoksa
adaylarla mülakatla aday tespiti değil o danışma kurulu. Adaylarla
mülakat için yarın grup eğitiliyor. Sabahtan 1,5 saat. Boğaziçi
(Üniversitesi) Sosyoloji’den bir arkadaşımız, yani müzakereci ve mülakat
yapma eğitimi. Bazı illere 4, bazı illere 2 milletvekili 41 ile
giderek, 3 büyükşehir dışında, 3 büyükşehirde bir başka çalışma olacak.
Sahada il raporlarını hazırlayacaklar. Antalya’dakini hazırladık. Gökhan
Zeybek ile bütün Antalya ilçe başkanları ile prova olarak oturduk,
Antalya il raporunu iyi, kötü hazırladık. Milletvekili de yollayacağız,
bir bakacağız bakalım biz ne yapmışız, eğitim alan arkadaşlarımız ne
yapmış bakalım? Doğru okuyorlar mı sahayı? Enine boyuna sorularla bir
Antalya fotoğrafı çektik. Şimdi giden milletvekili heyetinin çektiği
fotoğrafı karşılaştırıp, verdiğimiz eğitim beklentilerimizi ne düzeyde
karşılıyor ona da bakacağız. Milletvekili seçimindeki gibi bütün
yetkilerin devredildiği 8’li masa gibi bir şey düşünmüyoruz. Onun yerine
belli kaba görevlere göre yetkilendirmeler düşünüyoruz. Ağırlık zaten
ölçme ve değerlendirme. Tabii adaylarla mülakat yapacağız, mülakatsız
olmaz. Çünkü aday olup olmamasına da parti karar veriyor.
ŞANSIMIZIN YÜKSEK OLDUĞU YERLERDE BÜTÜN ADAYLARI ÖNCE ANKETE KOYACAĞIZ:
Partinin adaylık başvurusunu kabul ettiği kişiler üzerinden, belediyesi
bizde olup da değişeceği yerler, kazanma şansımızın yüksek olduğu
yerlerde bütün adayları önce ankete koyacağız, bu adayların biri
sivriliyorsa adaylaştıracağız, birkaçı sivriliyorsa kadını
adaylaştıracağız, (erkeklerden) birkaçı sivriliyorsa sandık koyacağız ve
örgüte soracağız. Siz karar verin diyeceğiz…
MEMNUNİYET ANKETİNDEKİ KRİTİK SORULAR:
Memnuniyet anketini sadece
belediye başkanı üzerinden yapıyoruz. Bir memnun musunuz, geçmişte hangi
partiye oy verdin, bu pazar seçim olsa bu belediye başkanına oy verir
misin? Değişsin mi, değişmesin mi? Değişirse, CHP’ye oy vermeyi düşünür
müsün? Bu gibi sorular var. Bununla mevcut belediye başkanına karar
veriyoruz, onu bir daha ankete sokmuyoruz. Düşerse eliyoruz. Yerine
kimin geleceğine ikinci raundda karar veriyoruz.
İYİ PARTİ’NİN OLASI İTTİFAK KARARI:
2 tane A planımız var bizim. Bir
tanesi kabul ederse, oturup ittifak görüşmelerini yapmak. İYİ Parti
kabul etmezse adaylarımızı tespit edip, sahaya çıkmak. İYİ Parti’nin
kararı üzerinden bir şey tasarlamıyoruz. İYİ Parti’nin vereceği karardan
sonra bir İYİ Parti ile gerginlik, İYİ Parti’nin kararından dolayı
hayal kırıklığı, bir soğukluk… Bir şey düşünmüyoruz. İYİ Parti’nin
kararını da saygı ile karşılayacağız.
PAZARTESİYE KADAR BEKLEME HALİNDEYİZ:
(İYİ Parti’nin olası işbirliği
şartlarına ilişkin soruya) Müzakerenin birinci şartıdır, şart veya
olasılık tartışmayacağız. Olmayan bir şey üzerinden bir şey söyleyip,
bunu yaparsanız sizinle anlaşmayız ya da bunu yapsanız bile biz varız,
müzakere tekniğinde uygulanmaması gereken bir şey. Karşı taraftan
gelmeyen bir teklifi gelmiş gibi yanıtladığınızda bu müzakere kültürüne
zarar verir. Tam bekleme halindeyiz. Pazartesiye kadar bekleme
halindeyiz. Çünkü pozisyonlarımız çok net. Onlar dediler ki ‘GİK
kararımız var, kaldırmadan görüşemeyiz’. Biz zaten yani, ‘GİK kararını
gözden geçirebilir misiniz’ diye ayrıldık. O yüzden şu anda bizim GİK
üyelerine kulis yapacak halimiz yok.
MERAL HANIM ‘NE TEKLİF EDİYORSUNUZ’ DİYE SORDU:
Meral Hanım bana ‘Ne
teklif ediyorsunuz’ diye sordu, ben de ‘Kararınızı alırsanız, masa
kuralım ve başına geçelim. İstanbul, Ankara’dan başlayarak, 11
büyükşehirden başlayarak, Türkiye’yi konuşalım’. Bunun dışında, böyle
çok alçak bir şey vermem lazım ya da çok indirgenmiş bir şey söylemem
lazım. İkisi de işbirliğinin önünü tıkayabilir. İYİ Parti’nin şöyle bir
şeyi olabilir, ‘Şu, şu, şu gibi noktalarda ne diyorsunuz? Biz bunlara
olumlu cevap verirseniz müzakere yaparız’ dese onu müzakere ederiz. Ama
ne teklif ediyorsunuz dediklerinde, biz onlara çalışma masası teklif
ettik. Çünkü her şey çok kolay değil. Sadece bir ilin seçiminden
bahsediyorsak, bir teklif götürürüz. Sırf İstanbul ile ilgili bir teklif
götürsem, iş çözülecek mi? Şu olsun, bu olmasın. Sonuçta teoride 81 il,
1271 ilçede konuşacağız.
'RANDEVU TALEP EDECEĞİZ’ DEDİKLERİ İÇİN BEKLİYORUZ
(HEDEP ile görüşme
olacak mı’ sorusu üzerine) HEDEP’in eş genel başkanları bana telefon
açmışlardı, tebrik için. Şöyle demişlerdi, ‘Ziyaretinize de gelmek
isteriz. Kabul ederseniz’. Ben dedim, ‘Kabul ederiz’. Hatta ‘Meclis’te
mi, genel merkezde mi’ dediler. Ben dedim ‘Genel Merkez’de de olur, illa
Meclis’te görüşelim diye bir şey yok’ dedim. Halk buluşmaları
yapıyorlar, ‘Halk buluşmaları takvimimiz yoğun, sonrasında bir randevu
talep edeceğiz’ dediler. Onlar bir ‘Randevu talep edeceğiz’ dedikleri
için bekliyoruz.
GİZLİ PAZARLIK YOK Kİ ZATEN:
Diğer partilerle, İYİ Parti’nin durumuna ve
saha analizlerine göre, şimdi milletvekillerimiz gitsin. Mesela şöyle
bir toplam gelecek diye düşüyorum, Saadet ile konuşmam gereken iller,
belki o zaman onu oturup tartışırız. Yani böyle bir şey için, şu
ilçelerde Demokrat Parti ile, şu ilçelerde Gelecek ile, ilçelerde DEVA
ile konuşmak, yoksa bunun artısı ne olur, eksisi ne olur? Ne teklif
edeceğiz? Hani, sadece belediye meclis üyeliği teklif ederek, bir yol
yol alabilir miyiz? Yerelde olgunlaşan şeyler olabilir. İsim vermeyim,
birçok ilçede İYİ Parti ile anlaştık. Onaylarsanız, yerel çözümler
üretmiş bile. Akla yatkın geliyor. Ama tabii İYİ Parti’ye onu da
söyledim ben. ‘Müzakere edebilir miyiz?’. Eğer tabii olursa, yerele de
inisiyatif veren, yereli de rahatsız etmeyecek, sizin teşkilatınızın ve
bizim örgütümüzün ‘Evet’ diyeceğiniz çözümler hayata geçiririz dedik.
Geçmişte AK Parti’nin , Cumhur İttifakı’nın tasvir ettiği gibi, kapalı
ardında gizli işbirliği ve kirli pazarlıklar filan, öyle bir süreç yok
ki zaten.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI TEMSİLCİLERİNİN ADAYLAŞTIRILMASI:
Bazı manevra
imkanlarını azalttığı, zorlaştırdığı kesin ama yine de elimden geldiği
kadar bazı sembol isimlerin, bazı sembol yerlere başvuru yapmalarına
teşvik ediyorum. Mesela kadın hareketinin kendini görebileceği,
yoksulların kendini görebileceği, birtakım saha çalışmalarında karşılık
bulan arkadaşların olacağı ya da toplumun bazı dezavantajlı kesimlerinin
belediye başkan adaylığı ya da belediye meclis üyeliği adaylığı ile
kendilerini orada hissede bileceği bazı inisiyatifleri tayin etmeye
çalışıyoruz ama zamanımız çok dar. ‘Çok daha iyisini yapabiliriz’ kolay
değil… Ama böyle birkaç sembolik ve şaşırtıcı hamle yapacağız. Hani söz
vermiştim ya, ‘Öyle isimler göreceğiz ki alanında çok iyi, güçlü filan
belediye oldu’. Onun gibi. Listelerin bazı yerde dile gelip konuştuğu,
adaylıklar ve temaslar ya da işbirliği olacak.
İSTANBUL İLE İLGİLİ ADAYLIKLARDA, İSTANBUL ÖZELİNDE İL BAŞKANI, EKREM
BEY, GENEL MERKEZ HEP BİRLİKTE OTURUP BAKACAKTIR:
(İBB’den aday olmak
isteyenleri Ekrem İmamoğlu’nun teşvik ettiği iddiasına) 270 istifa diye
söylediler, 27’miş. İçinde gassal da varmış, hemşire de varmış, tıp
teknisyeni de varmış. Gassal belki Saadet’ten başvuracak, bilmiyoruz.
Öyle bizde çok yani. Ama birkaç tane üst düzey yönetici de var. Benim
ile temas etmek isteyenler de oldu. İstanbul adaylığı niyetleri olanlar
var muhakkak. O kadar net bilmiyorum. Sonuçta herkesin, aday olma hakkı
var. Ama yöntem başka. Dediğimiz gibi, çift aşamalı ölçme ve
değerlendirme var. Mesela Ekrem Bey bana dedi ki ‘Sizle konuşup
konuşamayacağını söyledi’. Konuşmaması gerektiğini söyledim. İstanbul
ile ilgili adaylıklarda, İstanbul özelinde il başkanı, Ekrem Bey, Genel
Merkez hep birlikte oturup bakacaktır meseleye.
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE İLGİLİ ANKET SONUÇLARI:
Pazartesiden itibaren
gelecek sonuçlar. Gelecek hafta içindeki raporlarda adaylaşacak
büyükşehir belediye başkanları çıkarsa onları birkaç hafta içinde
açıklarız elbette, ama daha fazla şeyler açıklarız ki bazıları
açıklanmadığında da ‘Ben kesin olmuyorum’ diye düşünmemesi lazım. Belki
orada bir ilave ölçüm, anket. Çünkü kararı verirken objektif olacağız.
Şunu söylemek lazım, 8 ilde devam ediyorsa pat diye açıklarız ama
içlerinden birkaçı olacaksa biraz bekletiriz.
KURULTAY SONRASI MİLLETVEKİLLERİ İLE İLİŞKİ:
Ben şöyle bir şey yaptım,
bu kadar zorlu bir kurultay sürecinin hiç yarasız atlatılması mümkün
değil. Sonuçta dünyada konuşulan ve Türkiye’de de dünyada da Türkiye’nin
yüzünü ağartan bir demokrasi şöleniydi bu. Bu kadar kıyasıya bir
yarışla, bir Genel Başkan ile Grup Başkanı’nın yarıştığı böyle bir
yarışta. Bir de yine bir grupla yapıldığında, grupta mutlaka benim de
üzüldüğüm şeyler oldu, bizim de üzdüklerimiz olmuş olabilir. Ben dedim
ki ‘Bu salondaki birbirinden özür dilemesi gereken herkes adına özür
diliyorum, ben bütün özürleri dilenmiş kabul ediyorum. Kendi yanımdan
bir kırgınlığım yok, kimse kırgınlık sürdürmesin’. Bugün akşamdan
itibaren bu, herkes adına herkesten özür dileyip kırıldığımız her şey
için de özürleri hepimiz adına kabul ettiğim davranış kısmını herkes
uzunca alkışladı.”