MENEMEN'İ UNUTMAYALIM
MENEMEN OLAYI 23 ARALIK 1930
.
Günümüzde siyasi egemenliği ele geçirmiş olan ‘Nakşibendi’lerin dedeleri tarafından 77 yıl önce düzenlenmiş bir karşıdevrim kalkışmasına tek başına karşı durmuş (43.piyade alayı 1.tabur 3.bölük takım komutanı, Ulu Önder Atatürk’ün deyimiyle ‘genç ve kahraman zabit vekili) Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Şevki Beyleri sevgi ve saygı ile anıyoruz…
.
Atatürk devrimlerine inanmış bir öğretmen-yedeksubayın inandığı değerler adına onurlu duruşudur izleyeceğiniz.
.
Günümüzde Kubilaylara ne denli gereksinim olduğunu bir kez daha düşünün…
Mustafa Kemal Kubilay
.
1 9 0 6 - 1 9 3 0
Cumhuriyet tarihine "Menemen Olayı" veya "Kubilay Olayı" olarak geçen gerici ayaklanmasında şehit edilen Mustafa Fehmi Kubilay, 1906 yılında Adana, Kozan'da dünyaya geldi. Girit'ten göç etmiş bir ailenin çocuğu olan Kubilay, ilköğrenimini 1913-1919 yılları arasında Aydın'da tamamladı.
1926 yılında Bursa Ö ğ r e t m e n Okulunu bitirdi ve aynı yıl Aydın'da öğretmen olarak göreve başladı. Daha sonra Menemen'e gelerek, o zamanki adıyla Zafer İlkokulu'nda (şimdiki adıyla Kubilay İlköğretim Okulu) görev yaptı. İsterseniz Kubilay'ın yaşam öyküsünün bundan sonrasını , İzmir Milletvekili Kemal Vatan'ın, ölümünün 69. yıldönümü nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı gündem dışı konuşmayı içeren meclis tutanağından öğrenelim.
(TBMM 51 inci Birleşim- 25 . 1 . 2000 Salı)
"24 yaşında Menemen'de yedeksubay olarak askerlik görevini yaparken, 23 Aralık 1930'da, kendisini Mehdi olarak tanıtan Derviş Mehmet ve arkadaşları, Menemen'in binlerce kişilik halife ordusuyla kuşatıldığını söyleyerek, halkın yeşil bayrak altında toplanmaları gerektiğini duyurarak "şeriat isteriz" diye sokaklarda gösteriler yaparlar.
Kısa bir zaman içerisinde, tam bir irtica hareketine dönüşen gösterileri bastırmak amacıyla görevlendirilen yedeksubay Kubilay ve beraberindeki bir manga askere, gözü dönmüş caniler "din elden gidiyor" çığlıklarıyla önce ateş ederek Kubilay'ı yaralamış, daha sonra da, caminin musalla taşına yatırarak, testere ağızlı bıçakla başını kesmişlerdir. Bu sırada kendilerine engel olmak isteyen iki mahalle bekçisini de öldürmüşlerdir. Gözlerini kin ve nefret bürümüş yobazlar, yaptıklarıyla yetinmeyip, Kubilay'ın gövdesinden ayrılmış başını yeşil bayrağın ucuna bağlayarak Menemen sokaklarında gezdirmişlerdir.
Bütün bunlar yaşanırken, yine tekbirler getirilmekte "ey ahali, din elden gidiyor" çığlıkları Menemen sokaklarında yankılanmaktadır. Yobazlar, her devirde olduğu gibi, bugün de, Allah'ın ululuk sıfatı olan tekbiri kendi çıkarları için kullanmaktadırlar.
Menemen olayı, genç cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır. Menemen olayı sonrası, Atatürk'ün orduya yolladığı başsağlığı mesajında şu ifadeler yer almaktadır:
"Cumhuriyetin değerli uzvu Kubilay Bey temiz kanıyla cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. "
Değerli milletvekilleri, 76 yıllık cumhuriyetimizin çeşitli dönemlerinde bu tür faaliyetler görülmüştür. Yaşanan bu ve buna benzer olaylara rağmen, tarihten ibret dersi almasını bilmeyen toplumlar, özellikle, yöneticiler ve ülkeyi yönetmek iddiasıyla ortaya çıkanlar, tarihin kara sayfalarında yerlerini almaya mahkûmdurlar.
Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyıla girdiğimiz günümüzde, çağdaş uygarlık yolundaki yarışın sınır tanımadığı, ülkelerin, bilgi, ilim ve teknoloji alanındaki mücadele sınırlarının dünyamızı aştığı, ulusların uzay sonsuzluğunda araştırma ve yerleşim birimleri kurmak için işbirliği yaptıkları bir dönemde, bilgilerin ışık hızında hareket ettiği, aklın önplana çıktığı bir yüzyılda, hâlâ, akla, ilme, çağdaş yaşam koşullarına sırtlarını dönenler ile günümüzde, zaman zaman uygun ortam buldukça hortlamaya çalışan gerici ve yobaz hareketlere karşı müsamaha edildiği ya da görmezden gelindiği takdirde neler olabileceği konusunda tarihte yaşanmış olayları, asla, unutmamak zorundayız. Kubilay'ın şehit edilmesinden 69 yıl sonra da, bugün, ceset dağlarıyla karşı karşıya kalmamız, ibret vericidir.
Yaşadığımız laik Türkiye Cumhuriyetinde, birlik ve beraberliğimizi zayıflatmayı hedef alan içten ve dıştan gelecek her türlü tehdide karşı, halkımızın ve tüm anayasal kurumlarımızın her zemin ve şartta uyanık olması ve bu faaliyetlere karşı koyması gerekmektedir. Gençlerimize de, ataları tarafından laik cumhuriyeti kollama görevi verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyetini, Atatürk ilke ve inkılaplarını korumak ve yaşatmak için hayatlarını feda eden, başta inkılap şehidimiz Kubilay olmak üzere, bütün şehitlerimizi şükranla anıyorum; ruhları şad olsun.
'Efendiler ve Ey Millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.' "
.
Şehit Kubilay Anıtı 1932, Menemen