Gezi Parkı ilk Kurşundur...
ATATÜRK KAZANACAK, TÜRKİYE KAZANACAK…
Ali ERALP
Beyinlerde, yüreklerde çakan bir kıvılcımdır Gezi Parkı…
İlk Kurşundur. Türkiye Direnişinin ilk adımıdır.
Geleceğe, kardeşliğe, dostluğa açılan milattır, kapıdır…
ABD patentli, uydurma, sahte süreçlere benzemez. Yüzde yüz Türk yapımıdır.
Ulusaldır. 72 gruptan, 72 görüşten insanı bir araya toplamıştır.
Uyuyan devin uyanmasıdır…
Bir kavgadır Gezi Parkı.
Aydınlıkla karanlığın, kör inançla aklın, tutsaklıkla özgürlüğün, sömürenle
sömürenin kavgasıdır.
Bir savaşımdır, başkaldırmadır…
Keyfi yönetime, zorbalığa, Ortaçağa, sultanlığa, saltanata, emperyalizme
karşı isyandır…
Bir Cumhuriyet savaşıdır Gezi Parkı. Bayrak, vatan, Türk, Türklük savaşıdır.
Sahtekâr dincilere, ırkçılara, mezhepçilere, bölücülere bir darbedir…
Çünkü BOP Eş Başkanları Türk’ü, Türklüğü tarihten silmek, Atatürk’ü,
Cumhuriyeti, laikliği yok etmek, vatanı bölmek için, kapalı kapılar arkasında
söz vermişlerdi ağa babalarına…
Ama hevesleri kursaklarında kaldı.
Halkın ayağa kalkması, ABD’nin BOP planını da bozguna uğrattı.
Amerika, “Türk halkının politikleşme” sürecine girdiğini,
bunun hem ABD’nin, hem de Türkiye’nin çıkarlarına zarar vereceğini vurguladı.
AKP zorbalığı, keyfi yönetim, baskılar karşısında halkın “kuzuların
sessizliği” rolünü terk etmesi ABD’yi de telaşa düşürdü.
O ve yerli ortağı ne kadar telaşlanırsa telaşlansın, ne kadar önlemeye
çalışırsa çalışsın, ok yaydan, macun tüpten çıkmıştır artık…
Bundan böyle ne ok yaya döner, ne macun tüpe girer… MÜCADELEYİ HER ZAMAN
MEYDANLAR KAZANMIŞTIR.
Dünyanın envai çeşit gazlarını, tomaların, panzerlerin rengârenk kumlu,
topraklı sularını halkın üzerine sağanak gibi yağdırsanız; üstüne üstlük bir de
sopalı, demir çubuklu adamlarınızı savunmasız insanların üzerine kuduz köpekler
gibi salsanız, bu yürüyüşü durduramazsınız.
Haksız, hukuksuz yönetim, talan, sömürü, faşizm devam ettiği sürece bu
direniş bugün dursa, yarın yine başlar. Bir ay sonra, iki ay sonra yine
başlar.
Çünkü halk zalimin zulmüne karşı koymayı öğrendi artık.
Çünkü bu yürüyüş, artık ağaç kesmeyi önleme yürüyüşü olmaktan çıkmış, bir hak
– hukuk arama, bir özgürlük – demokrasi yürüyüşüne dönüşmüştür.
Tüm Türkiye’ye mal olmuştur.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı altında,
“Hükümet istifa” isyanına dönüşmüştür.
BU YÜRÜYÜŞ GÜNEŞİ ZAPT ETME YÜRÜYÜŞÜDÜR.
Akın akın güneşe koşan halk, ölümü, yaralanmayı göze almış, bu nedenle
önceden künyesine organlarını bağışladığını, kan grubunu yazarak yola çıkmıştır…
Kefenini giymiştir.
O, BOP Eş Başkanı gibi “Kefen edebiyatı” yapmadan, kefen
giymenin ne anlama geldiğini bizzat pratikte göstermiştir.
Bundan böyle artık istediğiniz zaman, istediğiniz yerde sınav sorularını
çalıp yandaşlarınıza servis yapamayacaksınız.
Bundan böyle artık “madenciler istiyor” diye “HES’ler istiyor” diye, yandaşlar, “turistik tesis yapacak” diye ormanları “Kelaynak”lara çeviremeyeceksiniz. Dereleri, çayları kurutamayacaksınız.
“PKK’lılar, BDP’liler istiyor” diye, mahkeme duvarlarından,
balkonlardan Türk bayraklarını, Atatürk posterlerini, “Gençliğe
Hitabe”yi kaldıramayacaksınız.
Zaten bunu yapamayacağınızı Atatürk Kültür merkezine Türk bayrakları asarak,
mitinglerde Türk bayrakları sallayarak gösterdiniz.
Hepsinden önemlisi resmi kurum tabelalarından, resmi kurum adlarından TC’yi
kaldıramayacaksınız. Bu ülkenin kurucularına, kurtarıcılarına, Ata’sına
“Ayyaş” diyemeyeceksiniz. Saygısızlık yapamayacaksınız.
Her canınız çektiğinde, önünüze gelen okulu imam hatibe
çeviremeyeceksiniz.
Yalanlarınızla, dolanlarınızla halkı aldatamayacaksınız.
Bunda böyle, “Mağdur” rolüne de soyunamayacaksınız. Çünkü
halk yutmuyor artık.
Çünkü ne bu vatan sizin babanızın çiftliği ne de bu insanlar sizin tebaanız,
kullarınızdır.
Taşlar yerinden oynamıştır bir kez.
Siz “Camide içki içildi” deseniz de, “Gezi parkı
sidik kokuyor, pislik kokuyor” deseniz de, halk neyin ne olduğunu,
kimin boylu boyunca pislik çukuruna gömüldüğünü çok iyi biliyor…
12 Mart’lardan, 12 Eylül’lerden bu yana politik mücadeleden, Atatürk’ten
uzaklaştırılmaya çalışılan; işkencelerle, tutuklamalarla, ölümlerle
sindirilmeye, korkutulmaya çalışılan gençlik şimdi ayağa kalkmıştır.
Deniz’ler, Mahir’ler, Ulaş’lar dimdik ayaktadır.
Vatanına sahip çıkmaktadır. Hem de halkıyla birlikte…
Sakın ha… Sakın ola ki…
Gezi Parkı”ndaki yiğitleri bombalarla, demir coplarla, basınçlı sularla ezip,
dağıtarak, yine o bereketli talan günlerinize, keyfi yönetiminize döneceğinizi
sanmayınız. Yanılırsınız. Aldanırsınız…
Çünkü tüm yurt yüzeyi Gezi Parkı oldu şimdi. İki kapılı, küçük bir köyde
yazılan şu pankarta bir bakın hele: “DİREN GEZİ PARKI, ÇAYİ BİTURDUK,
GELİYORUZ… FINDIKLI VİÇE.”
Başka bir köyde bir grup kadın da ellerinde küçük dövizlerle, isyan bayrağını
açmışlar… Gezi direnişini selamlıyorlar.
Üstelik bunların tümü de türbanlı… Ne diyorlar?
1.KADIN: AVM İÇİN YOK EDİLEN TABİAT İÇİN BURADAYIZ…
2.KADIN: HES’E NÜKLEERE KARŞI ÇIKMAK İÇİN BURADAYIZ…
3.KADIN: MİLYONLARCA İŞSİZ İÇİN BURADAYIZ…
4.KADIN: GELECEĞİ ÇALINAN GENÇLER İÇİN BURADAYIZ…
5.KADIN: GEZİ PARKI TALANINA KARŞI BURADAYIZ…
Ne dersin RTE, “çiş” dediğinde bile, “büyük
abdest” dediğinde bile seni alkışlayan belediye başkanlarına benziyor
mu bunlar?
