'Kendi halkıyla savaşan Başbakan'


Halka açılan savaş, karargah ve Başkomutan!

SivriSinekCaz


 Volkan ALGAN
 Başbakan Erdoğan dün polis akademisinde polisler için “destan yazdılar” dedi, aynı gün içinde Ethem Sarısülük’ün katili olan polis mahkemece salıverildi. Bugünse Erdoğan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan polis için “ayakta alkışlamak gerek” diye yazdı. Bu sıralama her şeyi anlatmıyor mu?

Erdoğan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan bugün Star gazetesindeki köşesinde Gezi eylemleri sürecinde kullandığı aşırı güç nedeniyle eleştirilen polise sahip çıkarak “bu yiğit insanların ayakta alkışlanması gerekir”dedi. Akdoğan bunun altını çizmek istiyor ki bu ifadeyi koyu siyah olarak yazmayı tercih etmiş. Yazıda dikkat çeken birkaç önemli nokta var, birincisi yazının zamanlaması, ikincisi ise Akdoğan’ın polise sahip çıkarken polisin AKP’ye bugüne kadar nasıl hizmet ettiğinin altını çizmesi…


Akdoğan AKP öfkesini çarpıtıyor

Akdoğan yazısındaki şu kısım dikkat çekici:


    “Terör örgütleri son dönemde düşman ilan ettikleri ‘devlet’ otoritesi yerine ‘AK Parti’yi yerleştiriyorlar. Önce PKK’nın bölgede AK Parti’yi hedefe oturtmaya başladığı gördük, ardından ise illegal sol örgütlerin ve diğer karanlık odakların doğrudan siyasi iktidarı hedef alan saldırılar içine girdiklerini gözlemledik.

    … Günlerce Başbakanlık Dolmabahçe ofisi saldırı altında kaldı... Olayın ilk günlerinde toplanan gruplar için öncelikli hedef Başbakanlık merkez binasını ele geçirmekti. Olayların başladığı ilk Cuma akşamı ODTÜ’den harekete geçen geçen 3500 kişilik grup doğrudan Başbakanlığa ve Meclis’e yürüdü. Sabaha doğru tamamen illegal örgütlerin ve marjinal grupların kaldığı bin kişilik grup bu binalara girip ateşe vermeyi hedefliyordu. Tüm bunları durduran orada cansiperane mücadele veren çevik kuvvet polisiydi.”

Akdoğan’ın Başbakanlığı ele geçireceklerdi, Meclis’i ateşe vermek istiyorlardı gibi fantezik iddialarını geçecek olursak başdanışman aslında, bir yandan AKP ile devlet otoritesinin aynılaştırılmasından yakınıyormuş gibi görünerek, ustaca bir manipülasyonla AKP’ye karşı milyonların sokağa dökülmesini, devlete yönelmiş bir tehdit gibi göstermeye çalışıyor. Meclis ve Başbakanlık örneklerinin altında yatan sebebin bu olduğunu anlamak güç değil. Bu bir yandan AKP kurmaylarının da partiyi devletle eş gördüğünün itirafı niteliğinde.

Polis bize hizmet eder
 
Akdoğan’ın yazısının devamında polisin AKP’nin 1. Cumhuriyeti tasfiye sürecinde oynadığı kilit rolü hatırlatması da boşuna değil. Akdoğan şöyle diyor:

    "AK Parti iktidarının vesayetçi odaklarla mücadelesinde, Türk demokrasisinin güç kazanmasına katkıda bulunduğu uzunca süredir yazılıp çiziliyor. Eğer demokrasinin can suyu bulmasında Ergenekon ve Balyoz gibi kalkışmaların boşa çıkarılması etkili olduysa, bunun içinde Emniyet’in gayretleri gözardı edilemez. Özellikle Emniyet İstihbarat, terör, organize gibi birimlerin sofistike çalışmaları bu sürece damgasını vurmuştur. Ama bu son olaylara damga vuran çevik kuvvet polisidir."

Bu teşkilatın AKP’nin siyasi operasyonlarında kilit rol oynadığı biliniyor. Akdoğan: “AK Parti iktidarının vesayetçi odaklarla mücadelesinde … katkıda bulunduğu” diyerek de bu işbirliğine dikkat çekiyor.

Akdoğan’ın yazısının zamanlaması
 
Akdoğan binlerce insanın yaralanmasına, ölümlere, sakatlıklara yol açan polis saldırılarına da sahip çıkarak, polisi ayakta alkışlamayı öneriyor!

    “Bu son olaylara damga vuran çevik kuvvet polisidir. Diğer birimlerle kıyaslandığında daha farklı nazarla bakılan bu birim, sadece fiziki gücüyle değil, inancıyla, cesaretiyle, özverisiyle ve idari aklıyla örnek alınması gereken bir performans ortaya koymuştur. Saatlerce aç-susuz kalan, bire on kalabalığa karşı amansız mücadele eden, en az zararla maksimum neticeyi alan bu yiğit insanların ayakta alkışlanması gerekir”

Peki Akdoğan bu ifadeleri ne zaman kullanıyor: Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren çevik kuvvet polisinin mahkemece serbest bırakılmasından bir gün sonra. Hatta yazı bugün yayınlandığına göre Akdoğan bu kararı duyar duymaz böyle bir yazıyı kaleme almayı düşünmüş olmalı…  

Yani tüm Türkiye böylesi bir adaletsizliğe isyan ederken, AKP "polisime nasıl sahip çıkarım" diye düşüyor...

Halka açılan savaş, karargah ve Başkomutan

Kısaca toparlarsak:


Başbakan Erdoğan Polis Akademisi'nde dün yaptığı konuşmada polise sahip çıktı, aynı gün içinde Ethem’in katili olan polis serbest bırakıldı, bu haberi öğrenen Erdoğan’ın siyasi danışmanı bugün için çevik kuvvet polisine sahip çıkan bir yazı yazdı; hem de teşkilatın AKP iktidarı için bugüne kadarki önemli hizmetlerini hatırlatarak.

Geçtiğimiz günlerde de soL gazetesi çok önemli bir habere imza atarak, TOMA’lara konulan yakıcı kimyasal maddenin Başbakanlık’ta depolandığını ortaya çıkarmıştı.

İstanbul’da röportaj yapılan bir direnişçi Erdoğan için “Bu Başbakan kendi halkına savaş açmıştır” demişti.

Gezi parkına yapılan saldırıdan birkaç saat önce Erdoğan “Boşalmadığı takdirde güvenlik güçleri orayı boşaltmayı bilir” demiş, Emniyet mesajı hemen alıp, "Başkomutan"ın emrini yerine getirmişti.

Tüm bunlara bakınca bu savaşın kime açıldığı, Başkomutanı, karargahı ve ordusu çok net görülmüyor mu?


➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..