Diktatör Mursi devrildi, darısı...
MURSİ Mİ? MERSİ…
Suay KARAMAN
90 milyona yaklaşan nüfusuyla Mısır, en kalabalık Arap ülkesidir. Mısır’da halk 25 Ocak 2011 tarihinde yönetime karşı
ayaklandı, sokak gösterileri ve protestolar sonucunda Hüsnü Mübarek, 11 Şubat
2011 tarihinde istifa etti.
Yapılan bu halk hareketinde muhalif lider olarak öne çıkan Muhammed Mursi, 30
Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler’in kurduğu Özgürlük ve Adalet
Partisi’nin başkanı seçildi. 1 Temmuz 2012 tarihinde yapılan
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler’in adayı oldu ve ikinci turda
%52 oy alarak Mısır’ın beşinci Cumhurbaşkanı seçildi.
Geçen bir yıllık süre içinde Mursi’nin başında olduğu Müslüman Kardeşler,
toplumun diğer kesimlerini dışlayarak sadece kendi taraftarlarını himaye etti.
Toplumu geçmiş dönemden daha fazla ekonomik sıkıntıya soktu ve toplumun yaşam
biçimine sık sık müdahale etmeye başladı. Böylece toplumun beklentilerine yanıt
veremeyen Mursi, halk hareketi ve ordunun birlikteliğiyle düşürüldü, yerine
geçici bir sūre için Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mahmud Mansur getirildi.
Adli Mansur, 2005 yılında “nükleer enerjinin askeri amaçlar için
kullanımını engellemeye yönelik çabaları” dolayısıyla Nobel Barış Ödülü
alan Muhammed El Baradey’i başbakan olarak atadı.
Müslüman Kardeşler yönetiminin düşürülmesi, Mısır’dan çok daha fazla
Türkiye’de yankı buldu. Siyasi iktidar, sıranın kendisine geldiğini düşünerek,
korkuya kapılmıştır. Bu korku sonucunda topluma karşı daha da sert davranışta
bulunulacağı bellidir. 6 Temmuz Cumartesi akşamı İstanbul’da meydana gelen
olaylarda, ileri demokrasiden “palalı demokrasiye” geçiş, bunun
kanıtıdır.
Demokrasiyi sadece sandıktan çıkmak olarak algılayanlar, kendi anlayış ve
yaşam tarzlarını başkalarına dayatma olarak görmektedirler. Halbuki sandıktan
çıkmak, seçilmişlere her istediklerini yapmak yetkisini vermez. Dünyayı kasıp
kavuran zalim diktatör Hitler de seçimle gelmiştir. Demokrasi ve sandıktan
çıkmak ilişkisinin iyi ayarlanabilmesi için, seçim sistemi ve siyasi partiler
yasalarının akıl ve mantığa uygun olması gerekmektedir. Demokratik seçimlerle
gelerek, diktatörlük kuranların seçimlerle indirilmediği süreçler de
unutulmamalıdır.
30 Eylül 2012 tarihinde yapılan AKP 4. Olağan Kongresi’ne Muhammed Mursi,
Recep Tayyip Erdoğan’ın onur konuğu olarak katılmıştı. Erdoğan ve Mursi
yaptıkları konuşmalarda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı yıkma mesajları
vermişlerdi. Ama bugüne geldiğimizde Esad halen iktidarda, Mursi yıkıldı ve
Erdoğan’ın iktidarı sallanmaktadır. Mursi’yi yıkan asıl gücün ordu darbesi
değil, halk isyanı olduğunu görmek gerekmektedir. Tarihten ders almayan diktatör
heveslileri, halka dayanmayan iktidarların er geç yıkılacağını anlamak
zorundadırlar.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun, Mısır’da Mursi’nin devrilmesini
kınayan bir bildiri yayınlaması da ilginçtir. Komisyondaki AKP, CHP, MHP ve
BDP’li üyelerin ortak imzasıyla yayınlanan bildiride darbe zamanlarında idamlar,
işkenceler, uzun gözaltılar, haksız tutuklamalar ve başkaca insan hakları
ihlallerinin olağan biçimde yaşandığının herkesçe bilindiği belirtilmiştir. Şu
an ülkemizdeki sivil darbeyi kavrayamayanlar, uzun gözaltıları, haksız
tutuklamaları, insan hakları ihlallerini, Ergenekon ve Balyoz gibi davaları
görememektedirler.
Böylece, iktidar ile muhalefetin emperyalizme göbekten bağlı oldukları bir
kez daha ortaya çıkmıştır. İktidar ve muhalefet ABD’nin stratejik ortağı
olmaktan mutludur, emperyalizmin maşası olmaktan gururludur. Hepsi Müslüman
Kardeşler için, Mursi için gözyaşı dökmektedirler, Mısır halkının dinciliğe
karşı, aydınlanma mücadelesini yok saymaktadırlar. Sıranın Tayyip Erdoğan’a
gelmesinden endişelidirler. Çünkü aynı kaderi paylaşmaktadırlar, hepsi ABD’nin
hizmetindedirler ve efendilerine bağlı olarak, verilen görevleri yerine getirmek
için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Mısır Ordusu iki buçuk yıl önce halkın baskısıyla diktatör Mübarek’i
devirmişti. Buna destek olanlar, devrim diyenler; bugün yine Mısır Ordusu’nun
halkın desteğiyle diktatör Mursi’yi indirmesine tepki vermektedirler, darbe
demektedirler. ABD’nin desteklediği Müslüman Kardeşler projesi çökmüştür,
Mısır’da bozguna uğramıştır. Diktatör Mursi devrildi, darısı Tayyip Erdoğan ve
Abdullah Gül’e. Darısı muhalefet partilerinin genel başkanlarına. Darısı
emperyalizme maşalık yapanlara. Türkiye Cumhuriyeti, tam bağımsızlık ilkesine
inananlar tarafından yönetilmelidir.
İleri demokrasi aldatmacasıyla iktidara gelen ve Mursi’yi destekleyen AKP’nin
diktatörlüğüne karşı mücadele eden, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürüyenler,
Müslüman Kardeşler diktatörlüğünü deviren Mısır halkının yanındadır. Atatürk’ün
gençleri, aydınlığın, her zaman ortaçağ karanlığına karşı yeni zaferler elde
edeceğinin bilincindedir…
İlk Kurşun