PARA PARA PARA...
Yurttaşlar zorunlu haller dışında hastanelere gitmeyince özel hastaneler de mali açıdan krize girdi. Parayı daha çok yoğun bakımlardan kazanan bu hastaneler yoğun bakıma Covid-19 hastası almak istemiyor...Özel hastaneler Kovid-19 hastalarını istemiyor
Covid-19 salgını giderek yaygınlaşıyor,
sayılar korkutuyor. Buna paralel biçimde son günlerde yaşanan
gelişmelerden biri de yoğun bakım servislerindeki doluluk. Covid-19
teşhisi konan pek çok hasta yoğun bakın ünitelerindeki yer sıkıntısı
yüzünden bu serviste tedavi edilmiyor.
Konu Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç’ın raporunda çarpıcı bir nitelik
kazanmış durumda...
Raporda derlenen verilere göre ülkede toplam 39 bin
279 adet yoğun bakım yatağı bulunuyor. Ancak bu yatakların yüzde 41’ine
karşılık gelen 16 bin 238 adedi özel hastanelerde.
Dr. Demir ve Dr. Kılıç’ın raporundaki çarpıcı sonuç sağlıkta
özelleştirme politikasının olumsuzluklarını ortaya koyuyor.
Buna göre
özel hastanelerin en çok para kazandığı servisler, yoğun bakım
üniteleri. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 29 Haziran 2020’de özel
hastanelere yoğun bakımlarda tedavi gören Covid-19 hastaları için ödeme
yapmayı durdurması özel hastaneleri mali açıdan krize sokmuş durumda.
Mali nedenler yüzünden özel hastaneler yoğun bakım kapasitelerini bu
yüzden mümkün olduğunca Covid-19 dışında kalan hastalara ayırıyor. Hal
böyle olunca ülkenin yoğun bakım yatak kapasitesinin yüzde 41’ini
oluşturan özel hastaneler salgınla mücadelede zafiyet yaratıyor.
Rapordan satır başları şu şekilde;
BAKANLIK MEYDANI ÖZEL HASTANELERE BIRAKMIŞ DURUMDA
Bugün birçok ilde yoğun bakım servislerinde boş yatak bulunamamasının
temel nedenleri arasında hastane işletmelerinin yoğun bakım yataklarını
en çok para kazandıran hizmet olarak görmesi, yoğun bakım servislerine
endikasyonsuz hasta yatışları ve yoğun bakım yataklarının akılcı
kullanılmaması, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 29 Haziran 2020’ tarihinden
itibaren özel hastanelere COVID-19 tedavisi gören hastalar için yoğun
bakım pandemi bakım ücreti ödemesini iptal etmesi yer alıyor.
EN ÇOK PARA YOĞUN BAKIMDAN KAZANILIYOR
Hastane işletmeleri yoğun bakım servislerini en çok para kazandıran
hizmet alanı olarak görüyorlar.
Hastanelerde yoğun bakım hizmetleri birim zamanda hastaneye en çok para
kazandıran hizmetler arasında. Hal böyle olunca yoğun bakım
hizmetlerinde özel sektör ağırlığı daha fazla Sağlık Bakanlığı adeta
özel sağlık sektörüne meydanı bırakmış görünüyor.
YOĞUN BAKIMLARDAKİ 100 YATAĞIN 41'İ ÖZEL HASTANELERDE
Ülkemizde 24 bin 965’i erişkin olmak üzere toplam 39 bin 279 yoğun bakım
yatağı bulunuyor. Sağlık Bakanlığı 2020 bütçe sunumu verilerine göre;
Ülkemizde toplam yoğun bakım yataklarının yüzde 42,9’u Sağlık Bakanlığı,
yüzde 41,3’ü özel hastaneler, yüzde 15,6’sı üniversite hastanelerinde
yer alıyor. Oysa toplam yatak kapasitesi içinde özel hastanelerin payı
yüzde 21,6, Sağlık Bakanlığı’nın payı yüzde 60,2, üniversite
hastanelerinin payı ise yüzde 18,1’dir.
YOĞUN BAKIM YATAKLARI VERİMSİZ KULLANILIYOR
Özel hastaneler Covid-19 hastalarının yoğun bakım tedavilerinden
yeterince para kazanamıyor. Bu yüzden bu hastanelerdeki yoğun bakım
yataklarını büyük ölçüde endikasyonsuz hastalar dolduruyor. Dahası
ihtiyaç olmadığı halde para kazanma amacıyla yoğun bakım üniteleri
gereksizce dolduruluyor. SGK’nin hastanelere yoğun bakım yatışları için
normal yatışlara göre çok daha fazla miktarda ödeme yapması yoğun bakım
yataklarının yaklaşık yüzde 20-30’unda uygun olmayan hastaların
yatırılmasına yol açıyor. Gerek yoğun bakıma endikasyonsuz yatış,
gerekse yoğun bakım ihtiyacı kalmamasına rağmen bazen uzamış hasta
yatışları “gerçek yoğun bakım hastası” için yatak bulunamaması sorununa
neden olabiliyor.
GELİŞİGÜZEL AÇILAN YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİYLE PROPAGANDA YAPILIYOR
Yoğun bakım üniteleri salt fiziksel altyapıya göre tescilleniyor.
Nitelikli yoğun bakım çalışanı ve özellikle yoğun bakım uzmanı bulunup
bulunmadığı, sunulan hizmetin kalitesi ve yatan hasta sonuçları bu
ünitelerin değerlendirilmesinde parametre olarak kullanılmıyor. Bu durum
gerek kamuda gerekse özel hastanelerde gelişigüzel yoğun bakım
servislerinin açılmasına yol açıyor.
Kazanç hedefiyle niteliğe bakılmaksızın arttırılmış yoğun bakım yatak
sayıları özellikle pandemi döneminin başlangıcında iktidar tarafından
siyasi propaganda malzemesi olarak kullanılıyor.
HÜKÜMET SALGINI KONTROL ALTINA ALDIK ALGISI YATARMAYA ÇALIŞTI
4 Nisan 2020 tarihli ve 31089 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan “SGK
Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile yoğun
bakım tedavisinde sadece pandemi süresince pandemi olgularına yönelik
tedavilerde Tanıya Dayalı İşlem Puan Listesinde (EK-2/C) pandemi bakım
hizmeti paket ücreti belirlendi ve yoğun bakım ücretleri artırıldı. 3.
Basamak bir hastanede yoğun bakım ünitesinde yatan Covid-19 tanılı
hastanın SGK’ye bir günlük paket fiyat faturası 1902 TL. Bu faturanın
bedeli SGK tarafından hastaneye ödeniyordu. (Paket fiyata tanı ve tedavi
kapsamında yapılan tüm işlemler dahildir) Ancak SGK’nin özel
hastanelere ödediği bu tarife bedelleri 29 Haziran’da yayınlanan
tebliğle durduruldu. SGK ise 29 Haziran'da özel sağlık kurumlarının
pandemi bakım hizmeti ödemelerini bir duyuru ile iptal etti, böylece
salgının kontrol altına alındığını algısı yaratılmaya çalışıldı.
ÖZEL HASTANELER SALGINA MALİYET VE KÂR PENCERESİNDEN BAKIYOR
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı Reşat
Bahat, konuya ilişkin yaptığı açıklamada: "Vatandaş bundan sonra
covid-19'da özel sektörü bir tercih olarak kullanamayacak. Geldiğinde
cebinden de ödemeyecek çünkü özel sektör bu fiyatları alamayacak.
Sürekli zarar ederek hasta bakamayız. Genellikle acil şartlarda gelir
koronavirüs hastaları. Özel sektör bunun için bir ekipman
bulunduramayacağı, ilacı karşılayamayacağı için doğal olarak hasta
alamayacak. Kamu hastaneleri bakacak." demişti.
Ancak özel hastane sözcüleri böyle dese de SGK 2020 Nisan sağlık
istatistikleri sağlık hizmet sunucusu fatura tutarı analiz bilgilerine
göre, 2019 ilk 4 ay ile 2020 ilk 4 ay değişim oranına bakıldığında
ciroları eksiye düşen özel hastaneler değil devlet ve üniversite
hastaneleri olduğu görülüyor.
Özel sağlık sektörü doğası gereği Covid-19 hastalığına “maliyet” ve
“kâr” penceresinden bakıyor.
SONBAHARDA KRİZ YÖNETİLEMEZ BİR HAL ALABİLİR
Pandeminin başlangıcından 1 Haziran tarihine kadar kamu-özel
hastanelerin büyük çoğunluğu pandemi hastanesine dönüştürüldü, elektif
ameliyatlar ertelendi, hastalar zorunlu olmadıkça sağlık kuruluşlarına
gitmekten kaçındı Bu dönemde toplam olguların yüzde 60'ı İstanbul’da
görülüyordu.
Son zamanlarda Covid-19 hastalığı değişik nedenlerle Türkiye’nin diğer
bölgelerinde de giderek yaygınlaştı. İstanbul’a ek olarak Diyarbakır,
Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Konya, Manisa, Ankara, Bursa vs. gibi
birçok il de yeni "Wuhan'lar" olarak ortaya çıktı.
Önümüzdeki günlerde ve aylarda okulların açılması, mevsimsel grip dönemi
ve havaların soğuması ile birlikte kronik hastalığı olanların da
salgından etkilenmesi daha ağır tabloların ortaya çıkması yol açacak.
Ayrıca büyük ameliyatlar ve acillere başvuru da göz önüne alındığında
ciddi yoğun bakım yatağı ihtiyacının ortaya çıkacağını ön görmek zor
değil.
NELER YAPILMALI?
Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç özel hastanelerin sağlık sisteminin
rutin işleyişine verdiği zararı bu şekilde raporlaştırırken bir yandan
da öneriler listesi de hazırladı.
1- Nitelikli, kamusal kaynaklı sağlık hizmet sunumuna her zamankinden
daha fazla gereksinim duyulacak. Bu olağandışı dönemde hastaları mağdur
edecek uygulamalardan acilen vazgeçilmelidir.
2- İhtiyaç duyulan illerde pandemi hastaneleri tekrar faaliyete geçmeli
ve özel-kamu-üniversite tüm yoğun bakım servislerinde Sağlık Bakanlığı
koordinasyonu ile hizmet sunumu yapılmalıdır.
3- Pandemi süresince ve sonrasında SUT dâhil yaşama geçirilecek bütün
uygulamalar, yapılacak değişiklikler, tüm toplumun gereksinim duyduğu
sağlık hizmetini, uygun nitelikte ve ücretsiz almasını sağlayacak yönde
olmalıdır.
4- Yıllardır hastalardan yüzde 200 ve ötesi ilave ücret alan özel
hastanelerin yasaklanmış olmasına rağmen bu salgın döneminde bile
vatandaştan ilave ücret talep etmeleri ve salt maliyet/kar odaklı sağlık
hizmeti üretmelerini kabul etmek mümkün değildir.
Doktor Demir ve Kılıç’ın raporu “İnsan hayatı ve ülkemizin Covid'le
mücadelesi twitter turkuaz tablosuna sığmayacak büyüklükte ve önemdedir”
ifadeleriyle bitirildi.