Ve derken Hilmi Özkök'ün Kuleli Askeri Lisesi'ndeki adı "hoca"ya çıkıyor. Resmen cami imamlığına özenmesinden dolayı!

HOCA HİLMİ




Deniz SOM

Kasaptaki ete soğan doğramamakla ünlü eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ekmek arası köftenin tadını aldıktan sonra yine konuştu ve iki çarpı iki eşittir dört kuralının sosyal olaylarda çalışmayabileceği gibi büyük ifşaatlarda bulundu.

Özkök, tarihe ışık tutacak en önemli açıklamasını ise 18 Mart 2005'te Genelkurmay Başkanıyken Gelibolu'da Başbakanı Recep'in kendisine "Hocam" diye seslendiği ve kameralar tarafından kayda alınan tarihi ana ilişkin yaptı: "Ben duymadım. Eşim duymadı. Emir Subayım duymadı. Velev ki dedi. Benimle ne alakası var? Bütün ortadoğulular birbirlerine hocam diyor. Ben, Gülhane'deki bütün doktorlara hocam diyorum."

Kulakları var duymazlar...

Telefon çaldı; Karşıdan gelen ses duyulmayacak gibi değildi.

Meğer Hilmi Özkök'ün "hoca"lığının ilginç bir öyküsü varmış: 1940 Manisa doğumlu Hilmi Özkök ile 1939 Denizli doğumlu Enver Ören'in yolları Kuleli askeri Lisesinde kesişiyor. Egeli iki genç, zekaları ve çalışkanlıklarıyla öğretmenlerinin dikkatini çekiyor. Özellikle de askeri eczacı ve kimya öğretmeni Hüseyin Hilmi Işık, bu iki gençle çok yakından ilgileniyor.

Cumaları, öğrencilerini alıp Kuleli askeri Lisesi önündeki Kuleli Cami'sine namaza götürüyor. Fırsat buldukça başka vakitlerde de birlikte dini sohbetler ediyorlar. Kimi öğrenciler bir süre sonra kimya öğretmeninin "rahle-i tedris"inden kendini kurtarıyor ama "Hilmi" ve "Enver" Hüseyin Hilmi Işık'ın yanından ayrılmıyor.

Ve derken Hilmi Özkök'ün Kuleli Askeri Lisesi'ndeki adı "hoca"ya çıkıyor. Öyle Gülhane doktorları gibi veya ortadoğulu muhabbeti olarak değil resmen cami imamlığına özenmesinden dolayı.

Kuleli Askeri Lisesini bitiren "Hilmi" Kara Harp Okuluna devam ederken "Enver" askeri Okuldan ayrılıp kimya öğretmeninin kanatları altında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne giriyor. Bu arada 27 Mayıs Devrimi oluyor; Hüseyin Hilmi Işık, İstanbul'dan Erzincan Askeri Lisesine sürülünce albay rütbesinde emekliliğini istiyor.

Askeri öğretmenlik yıllarında Işıkçılar cemaatinin temellerini atan Hüseyin Hilmi Işık, biricik kızını Enver Ören'le evlendiriyor. Enver Ören de Işıkçılar cemaatini yıllar içinde "İhlas Holding"e dönüştürüyor.

Sonuç: Hilmi Özkök, "hoca"lığını inkar ederse "hoca"sı Hüseyin Hilmi Işık'ın kemiklerini sızlatmış ve "kanka"sı Enver Ören'in de kalbini kırmış olur.




Hükümet devlete çalım atar mı?



AÇILIM dedikleri "şey"in Türkiye'ye atılmak istenen bir çalım olduğunu söylüyor Hilmi Kayıhan:

"Olay bir öküzün bile anlayacağı kadar açık.
Hukuksuzluğun Silivri'de gezdiği, adil yargının çığlık çığlığa olduğu; ordumuza haince düşmanlıkların yapıldığı, yargıç ve savcıların dinlendiği bir ülkede demokratik açılım değil, olsa olsa devleti çökertmenin çalımı olabilir.

Uzun uzun analiz yapmaya gerek yok.
ABD Irak'tan çekiliyor. ABD'ni işgalci ordusuna güvenen tüm işbrlikçilerin paçaları tutuştu, birbirlerine sıkıca sarılmaya başladılar.

Çok iyi biliyorlar ki sırtlarını dayadıkları işgal ordusu gidince iktidardan hızla düşecekler. Türkiye'yi parçalamaya çalışan PKK'nin, ülkesinin işgal edilmesine yardım ve yataklık eden Mesut Barzani'nin, Celal Talabani'nin arkasında ABD'nin olduğunu; AKP'yi iktidar koltuğuna ABD'nin oturttuğunu bilmeyen mi var.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti (devleti değil), PKK, Barzani ve Talabani ABD ile birlikte hareket ediyor; ağız birliği halindeler.

Kafamız karışıyor şimdi; acaba diyoruz Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle ABD ve işbirlikçileri mi karşı karşıya?

Bu çalım, pardon açılım devletimize mi? "
Hedefte Türkiye Cumhuriyeti Devleti mi var?
Devletine çalım atabilir mi hükümeti?

*
➽ Paylaş: