Donanmaya büyük baskın

Tümamiral Cem Gürdeniz'in Hasdal'ın Yurt'a gönderdiği mektubun ikinci kısmının yayınlıyoruz.

Donanmanın yediği en büyük baskın!


“Cumhuriyet Donanmasının tarihinde yediği en büyük baskın olan ve Balyoz davası toplu tutuklamalarının gerçekleştirildiği 11 Şubat 2011 Silivri baskını, Doğu Akdeniz’de aleyhimizdeki gelişmelerde büyük rol oynadı. Muvazzaf amirallerin yarısı olan 25 Amiral ile 150’e yakın en iyi muharip komodor ve gemi/birlik komutanlarının sahte deliller ile tutuklanmalarından sonra, Doğu Akdeniz’de Cumhuriyet Donanmasının varlığı önemli ölçüde etkilendi.”

Gerçekte Ege’de durum 1976 yılında imzalanan Bern Mutabakatı ile dondurulmuş durumdadır. MEB’in kardeşi olan Kıta Sahanlığı sınırlandırılması, bu mutabakata göre iki tarafın uzlaşması ile yapılacak ve bu an gelene kadar iki taraf Ege’de deniz yetki alanı ilanından kaçınacak ve karasuları dışında hiçbir şekilde sismik araştırma yapmayacaktır. Ne oldu da Yunanistan 1976’dan bu yana uyduğu bu anlaşmaya aykırı bir şekilde Türkiye ile bir krizi göze alarak Ege’de deniz yetki alanı ilan etmeye -Balyoz gerekçeli kararlarının açıklandığı hafta- kalkıştı?


YUNANİSTAN’IN HAMLESİ...


Yunanistan’ın bu hamlesinin Balyoz gerekçeli kararının açıklandığı haftaya denk gelmesi tarihin ve talihin ilginç bir tesadüfü mü yoksa bilinçli bir seçim mi? Yunanistan’ın jeopolitik ortağı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) de 2004 yılında 2003 yılından itibaren geçerli olmak üzere tek taraflı olarak Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin çıkarlarını yerle bir ederek Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmiş ve bu bölgenin sınırlarını 2005 yılında Mısır 2007 yılında da Lübnan ile anlaşmalar yolu ile tespit etmişti. Her iki hamle ve bölgede tek taraflı MEB ilanı maalesef Dışişleri Bakanlığımız için ciddi bir başarısızlık olmuş, Mısır ve Lübnan’ın söz konusu anlaşmaları imzalaması diplomatik ataklar ile önlenememişti. Daha da öte Dışişleri, 2007 yılında ve daha sonraki yıllarda GKRY’nin, Türkiye’nin sahasına da müdahil olan 13 alanda ruhsat verme ve araştırma faaliyetlerine başlamasına da engel olunamamış, engel olmaya kalkan Türk Donanması 2009, AB Türkiye İlerleme Raporunun (Turkey’s progress report) 32’nci sayfasında açıkça şikayet edilmişti. İlginçtir, bu şikâyete hükümetin hiçbir reaksiyonu olmamıştı.

DONANMA ZAYIFLADI...

2009 sonbaharında Türkiye, Norveç’ten kiraladığı bir araştırma gemisi ile Doğu Akdeniz’de bir karşı hamlede bulunduysa da, bu gemi Yunan hücumbotunun ikazı ile -ne acıdır ki müstakbel Türk sahasındaki- araştırmalarını durdurmuş ve bölgeden ayrılmıştır. 24 Şubat 2010 tarihinde gerçekleşen birinci Balyoz tutuklamaları sonrası sahte davalar ve sahte deliller ile tutuklanma şantajı altındaki Türk Donanmasının zayıflığını sömüren GKRY, Mavi Marmara Olayı sonrası dibe vuran Türk-İsrail ilişkilerinin durumunu da göz önüne alarak, bu kez de 17 Aralık 2010 tarihinde İsrail ile MEB sınırlandırma Anlaşması imzaladı. İsrail 12 Temmuz 2011 tarihinde MEB sınırlarını gösteren koordinat listesini BM’ye sundu.

BÜYÜK BASKIN...


Cumhuriyet Donanmasının tarihinde yediği en büyük baskın olan ve Balyoz Davası toplu tutuklamalarının gerçekleştirildiği 11 Şubat 2011 Silivri baskını, Doğu Akdeniz’de aleyhimizdeki gelişmelerde büyük rol oynadı.

Muvazzaf amirallerinin yarısı olan 25 amiral ile 150’e yakın en iyi muharip komodor ve gemi/birlik komutanlarının sahte deliller ile tutuklanmalarından sonra, Doğu Akdeniz’de Cumhuriyet Donanmasının varlığı önemli ölçüde etkilendi. Yunanistan’da başlayan ekonomik iflasın ve Arap Baharının fırtınası arasında GKRY, imtiyaz haklarını ABD’nin Noble Energy şirketine verdiği Kıbrıs güneyindeki, İsrail yetki alanına mücavir 12 numaralı Afrodit sahasında petrol ve doğalgaz sondaj çalışmalarına başlayacaklarını tutuklamalardan altı ay sonra Ağustos 2011 başında uluslararası kamuoyuna duyurdu.

HASDAL’DAN İZLEDİK

GKRY’nin bu faaliyetleri üzerine Dışişleri Bakanlığımız ve KKTC tarafından 5 Ağustos 2011 tarihinde ayrı ayrı nota verildi ancak bu notalar GKRY’nin tutumunda hiçbir değişiklik yaratmadı. Daha da öte, eskiden bu tip açıklamalar yapıldığında Donanma deniz çıkar alanlarımızda varlık gösterirdi. 

Artık bu uygulamayı yapacaklar Hasdal ve Silivri’de tutuklu olduklarından sadece olayları izlemekle yetinildi. GKRY ve Noble Energy, 19 Eylül 2011 tarihinde sahada fiili çalışmalara başladılar.

Bu gelişmeler üzerine hazırlıkları 2002 yılından bu yana devam eden, ancak Dışişleri Bakanlığının ihtiyatlı tutumu nedeni ile bir türlü imzalanma aşamasına getirilemeyen KKTC ile Türkiye arasındaki kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması en nihayet New York’ta 21 Eylül 2011 tarihinde imzalandı. Ancak Türkiye’nin bu “démarche”ı da GKRY’yi yıldırmadı. Liberya Bandıralı Noble Homer Ferrington isimli platform 12 no’lu sahada fiilen çalışmalarına başladı.

NOBLE DİNA TATBİKATI...
Önemli bir diğer gelişme, 2012 Nisan ayı içinde ABD, İsrail ve Yunanistan’ın Türk kıta sahanlığı içinde Meis Adası güneyinde, Deniz ve Hava Kuvvetleri unsurlarının katılımı ile Türk Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri’ne karşı bir senaryoya dayanarak icra ettikleri “Noble Dina” tatbikatı oldu. Türk ve Yunan basını, tatbikat senaryosunun Doğu Akdeniz’deki enerji platformlarına yönelik Türkiye’nin müdahalesine Yunanistan ve müttefiklerinin karşı koymasını öngördüğünü yazdı.

Bir deniz savaşı olsa onu yönetecek Amiral ve komodorların yarısının sahte delil ve iftiralar ile Hasdal ve Silivri’ye kapatıldığı bir dönemde ön bahçemizde bu tatbikat yapılırken, ABD Dışişleri Bakanı İstanbul’da “Suriye’nin Dostları” toplantısında Dışişleri Bakanımızla beraberdi.
Yurt
➽ Paylaş: