Emperyalizmin çıkarlarını kutsayıp itaate dönüştüren hoca efendiler!
KLONLANMIŞ MÜSLÜMANLAR
Av. Hüseyin Özbek
İstanbul Barosu
Genel Sekreteri

Milletler tarih sahnesine çıkıştan günümüze inanç ve kültür dağarcıklarında taşıdıklarını dinsel inançlarıyla harmanlaştırır. Tarihin belirli bir yol ayrımında sil baştan yeni bir din tercihinde bulunsalar bile süreç içinde inanca kattıkları kültürel tortularıyla onu millileştirirler. İngilizlerin Hıristiyanlığı Anglosaksonlaştırması, Rusların Slavlaştırması bunun örnekleri olarak verilebilir. Batı Hıristiyanlığının emperyalist yayılmacılığın meşruiyet dayanağına dönüşmesi, kendi dışındaki inanç ve kültür coğrafyasının yağmalanabileceğini vazetmesinin sömürgeci vicdanları rahatlatıcı etkisi üzerinde düşünülmelidir.
Yukarıda anlatılanlar bizim açımızdan da geçerlidir. Yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu açısından dinsel tercihle milli kimlik çatışan iki ayrı değer olmanın tam tersi, birlikte anlam kazanmakta ve bütünlük göstermektedir. Bu inanç armonisinin prizmasından bakıldığında ülke, ulus, bayrak kutsallaşmakta, uğruna her türlü özverinin gösterileceği dokunulmaz değerlere dönüşmektedir. Ülke bütünlüğüne yönelik iç ve dış saldırılar sonucu bağımsızlığın, egemenliğin kaybı yine bu prizmadan bakıldığında dinsel değerlerin de çiğnenmesi, yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Kolektif bir algının bireysel kimliğe dönüşmesi ve her yurttaş için ortak payda haline gelmesi ülkenin zor zamanlarının direnç kaynağını oluşturmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nda ülkeyi paylaşmaya, milleti köleleştirmeye yönelik emperyalist çullanmaya karşı direncin mucizevi gıdası bahsettiğimiz milli dini kimlik alaşımıydı.
Türk halkı açısından milli kimlik özelliği taşıyan din algısını değiştirmeden milli duyarlılığın yok edilemeyeceğini anlayan emperyalizm uzun süredir aradığı çözüme ulaşmanın keyfini sürmektedir. İnsan, hayvan, bitki, kısacası tüm canlıların genetik özelliklerinin, keşfiyle araştırmacılar gerektiğinde onların savunma mekanizmalarını çökertip istenilen hastalığı bulaştırabilme imkanına kavuşmuştur. Bu keşif toplum mühendislerine tek tek bireyler yerine milletlerin psikokültürel kodlarının, etnokültürel gen haritalarının çıkarılması durumunda toplumsal algılarını değiştirme, yeni ve yönlendirilebilir kimlikler verme olanağını bahşetmiştir.
Milletlerin kolektif kimliklerini oluşturan etnokültürel özelliklerin yurttaşların tekil kimliklerine yansıyan ortak değerlere dönüştüğünü vurgulamıştık. Burada söz konusu edilenin birbirinin aynısı, adeta klonlanmış kişilikler olmadığını da vurgulamalıyız. Ana babanın genetik özelliklerini taşımakla birlikte kendine özgü bedensel, zihinsel bireysel özellikleriyle her insan ayrı bir kişiliktir. Bilim kardeşler arasındaki fiziksel ve kişisel farklılıkları doğal karşılamaktadır. Dahası kişisel ve toplumsal açıdan sağlıklı bir gelecek için bunu zorunlu saymaktadır. Milletin ortak inanç ve kültürel değerlerinin, kolektif psikolojisinin yanında her bireyin kişilik özelliklerinden gelen özgünlük dikkate alınmalıdır.
Klonlanma yöntemiyle birebir aynı genetik özellikleri taşıyan binlerce hayvanın üretilebilmesinin mümkün olabileceği bilimsel araştırmalarla ortaya çıktı. Aynı yöntemle insanların da klonlanabileceği söylenmektedir. Düşünsel, duyusal, fiziki ve kişilik özelikleriyle birbirinin kopyası insanların ortaya çıkmasını düşünmek bile dehşet vericidir. Bu durumda insan zekasının, yaratıcılığının, düşünce sonsuzluğunun sınırlanması, mümükün hale gelecek, güdülebilen, sürüleşmiş tek tip insanlardan oluşan toplumları yönetmek kolaylaşacak, böyleece egemenlerin iktidarı sonsuza kadar hükmünü sürdürecektir!
Kapitalizmin ekonomik hakimiyeti sömürülen sınıfların sistemin dayattığı tüketim kültürünün potasında biçimlendirilmesiyle siyasal hakimiyete dönüşmektedir. Böylece kitleler mağduru oldukları sistemin sürekliliğini sağlayan tüketim robotları haline gelmektedirler. Toplumu modelleştirilen kimlikler üzerinden istenildiği gibi yönlendirmenin mümkün olacağını bilimsel araştırmalar göstermektedir. Spordan sinemaya, politikadan sanata kadar değişik alanlarda yaratılıp parlatılan modellerle dayatılan tercihler benimsetilip kitleler yönlendirilebilmekte ve toplum istenilen doğrultuda dönüştürülebilmektedir.
Emperyalist sistemin işbirlikçisi yöneticiler bahsettiğimiz modelleştirme yöntemiyle halklarına Yaradan’ın kendilerine bahşettiği kutsal kişilikler olarak pazarlanabilmektedir. Küresel sisteme kapılanmış kimi dini önderler aynı yöntemle yaşayan evliyalar olarak takdim edilebilmektedir. Böylece otoritesi tartışılmaz efendi hazretlerinin kutsadığı emperyalizm cemaat nezdinde de kutsallaşmaktadır. Millileşen din algısı süreç içinde buharlaştırılırken, kitlelere hoca efendinin biat ettiği emperyalizme itaat dindarlığın gereği olarak şırıngalanmaktadır. Değişen din algısıyla milli duyarlılığın ve milli direncin kaynağı olan Halk İslamı’ının ( Wolk İslam ) yerine laboratuar ürünü uyuşturucu teslimiyet yazılımı geçirilmektedir.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından ulus devleti ve tekilliği esas alan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi bu gün devlete hakim olan anlayış tarafından reddedilmektedir. Kurtuluş ve Kuruluş dönemine ilişkin itirazlar daha yüksek sesle dillendirilmektedir. Milli Mücadele Ankara’sı karşısında İngiliz altınları hatırına kimi hoca efendiler İstanbul’un Mütareke Hükümetleri’ nin yandaşlığını tercih etmişlerdi. Onların günümüzdeki manevi mirasçılığına soyunanlar da kendi ulusları ve mazlum halklar yerine BOP GOP projeleri için dünyayı ateşe verenlerin eşiğine yüz süren duacıları durumundadırlar.
Emperyalizm ekonomik ve siyasal çıkarlarını dini açıdan kutsayıp, direnci itaate dönüştürecek hoca efendilere ihtiyaç duymaktadır. Sistemin sadık müttefiki olacak bu efendiler aracılığıyla bölge halklarının direncinin manevi dayanağına dönüşmeyecek, milliliğini kaybetmiş, saldırganla uzlaşan, sulandırılmış Soft İslam ve emperyalizme itaati ibadetten sayan Klonlanmış Müslüman imal edilmek istenmektedir.
Dinin ana kaynağı kutsal kitap yerine modelleştirilen Hoca Efendinin tercihlerini benimseyen Klonlanmış Müslümanların ortaya çıkmasıyla Türk ulusu tarihinin en tehlikeli inanç yarılmasını yaşamaktadır. Emperyalizmin çıkarlarıyla ülkenin çıkarları arasındaki stratejik tercihi emperyalizmden yana yapan bir cemaatin bağlıları devlette güç ve inisiyatif sahibidirler. Emperyalizme teslimiyete direnen kadroların devletten tasfiyesiyle Türkiye’nin sisteme uyumlu hale getirilmesine yönelik operasyonlar bu kadrolarca ibadet vecdiyle gerçekleştirilmektedir.
Ulus ötesi güç odaklarına direncin çökertilmesiyle, Türk Halkını sistemin ebedi kölesi haline getirecek teslimiyet yazılımı uyuşturulan bilinçlere din olarak kazınmaya çalışılmaktadır.
Kendi ulusuna düşmanlığı cemaat ritüeli haline getiren emperyal tekkelerin klonlanmış müntesipleri de hiç kuşkusuz tarihe layık oldukları biçimde geçeceklerdir!
İlk Kurşun
*